Hayat uzun gibi görünse de aslında ne kadar kısa... Elimi her kaleme uzattığımda, bir kelime daha yetiştirebilir miyim diye telaşla soruyorum kendime. Çünkü hayallerim çok. Bazıları gerçekleşti, bazıları yolun başında, bazılarıysa belki hiç görünmeyecek kadar uzak… Ama hepsi bende, içimde. Kalbimin derin bir yerinde duruyorlar; sabırla, umutla, bazen de sitemle.
Ben öğretmen oldum. Çünkü çocukları çok sevdim. Onların gözlerinde yarının ışığını gördüm. Satranç oynadım onlarla, stratejiyi değil yaşamı öğrettim. Tiyatro sahnesinde hem kendimi hem onları keşfetmeye çalıştım. Yazdım… Şiir, hikâye, roman… Bazılarını seslendirdim, bazılarını yayınladım. Yazdıklarım belki birilerinin yüreğine dokundu, belki bir başkasına yalnız olmadığını hatırlattı.
Ama yetmedi. Çünkü hâlâ içimde bir ses, "daha bitmedi" diyor.
Hayat mı?
Bazen bir şiirin ilk dizesinde başlar, bazen bir suskunluğun içinde biter. Her sabah yeniden doğuyorum, her gece biraz daha eksiliyorum. Uykularım mezarlık gibi, rüyalarım doğumhane... Yaşamla ölüm arasında salınan bir sarkaç gibiyim.
Yaşamak mı?
Kalemimle anlam buluyor yaşamak. Şiir yazdığımda gerçekten hayatta olduğumu hissediyorum. Sustuğumda... Belki de en çok o zaman ölüyorum. Çünkü sustuğum anlarda içimden kopup gelen kelimeler, dışarı çıkamadıkları için beni içten içe kemiriyor.
Öğretmek mi?
Ben öğrenirken öğrettim. Çocuklardan öğrendim; sabrı, hayreti, merakı… Kalem elimden düştüğünde bir parçam eksiliyor. Çünkü öğretmek, sadece bilgi değil, varlık aktarmaktır. Varlığımı yitiriyorum bazen, sessizlikte, unutulmuşlukta…
Görmek mi?
Beni gerçekten gören gözleri ben de görüyorum. Ama yüzünü çevirenlere körüm. Zaten görmem gerekeni görmüşüm çoktan. Diğerleri sis, diğerleri gürültü…
Sevmek mi?
Sevgi, benim için hâlâ en yalın hâliyle değerli. Kirlenmiş duyguların bataklığında kaybolmamayı öğrendim. Sevgiyi paylaşmayanla yola devam edemem artık. Yüreğinde saf sevgiyi taşıyanlar, en güzel yol arkadaşlarım oldu.
Düşünmek mi?
Düşünmek, sadece akıl yürütmek değil. Okyanusun dibine dalmak gibi... Tehlikeli ama gerekli… Bazen dilim bağlanıyor, söyleyemiyorum. Ama kalemim susmuyor. O benim gizli sesim. İçimi döken, beni tamamlayan…
Ben kim miyim?
Ben yaşayan bir yolcuyum. Ne geçmişe saplandım ne gelecekte kayboldum. Şimdinin içinde yürüyen, bazen düşen, bazen uçan ama hep yol alan bir yolcuyum.
Hayat kısa, evet. Ama hayallerim çok. Zaman yettiğince onları gerçekleştirmek için çabalayacağım. Belki bir gün yazdığım bir öykü bir film olur. Belki bir çocuk, yazdığım bir şiiri mırıldanır. Belki sadece bir kalem, bir defter ve ben kalırım… Ama bilirim ki ben, o anda da yaşıyor olurum.
Cengiz ÇETİK
NOT: Yıllar boyunca çocuklara öğretmenlik yaptım. Tiyatro, satranç, şiir, hikâye ve gazetecilikle yaşamı anlamaya, anlatmaya çalıştım. Hayat kısa, evet, ama hayallerim hâlâ çok. Bu deneme, kalemime tutunarak çıktığım içsel bir yolculuğun izlerinden doğdu.
SESLENDİRME: OKAN DİLEK: https://www.youtube.com/watch?v=KwftO73EFQ4