Bir sınıf düşünün;
Tahtada formüller, kitaplarda bilgiler, defterlerde ödevler…
Ama pencereden içeri hayal girmiyorsa, o eğitim eksiktir.
Çünkü sadece zihin değil, kalp de eğitilmeli.
Ve o kalbe ulaşan en güçlü yol: Sanattır.
Bugün birçok yerde, sanat dersleri “gereksiz” görülüyor.
Müzik, resim, tiyatro, şiir, ya kısıtlı saatlerde veriliyor, ya da tamamen göz ardı ediliyor.
Oysa araştırmalar gösteriyor ki;
Sanatla iç içe büyüyen çocuk:
- Daha özgüvenli,
- Daha yaratıcı,
- Daha empatik,
- Daha başarılı oluyor.
Bir öğrenci, resim yaparken kendini ifade etmeyi öğrenir.
Bir çocuk, müzikle duygularını tanır.
Bir genç, tiyatro sahnesinde özgürleşir.
Ve o çocuk hayata daha sağlam basar.
Sanat, sadece yetenek değil; bir bakış açısıdır.
Hayata estetik, duygu ve empati penceresinden bakmayı öğretir.
Sanatla büyüyen bir çocuk:
- Zorluklara karşı daha dayanıklıdır,
- Farklılıklara daha hoşgörülüdür,
- Kendini ifade etmekten korkmaz,
- Soru sormayı, sorgulamayı öğrenir.
Ve en önemlisi, sanat ruhu besler.
Ruhsuz bilgi kuru ezberdir.
Beslenen ruh ise, bilgiyi anlamlı kılar.
Ne yazık ki bugün;
Sınav odaklı, yarış içinde ezilen çocuklar,
Hayallerine değil, sadece test kitaplarına yönlendiriliyor.
Oysa sanat, eğitim sisteminin nefes alma noktasıdır.
- Bir okulun duvarları renksizse,
- Koridorlarında müzik yoksa,
- Öğrenci sahneye çıkamıyorsa,
Orada eğitim eksiktir.
Peki ne yapmalı?
- Sanat dersleri zorunlu değil, gönüllü ama nitelikli olmalı.
- Okul etkinliklerinde sanat projelerine daha çok alan açılmalı.
- Öğrencilerin yetenekleri keşfedilmeli, desteklenmeli.
- Belediyeler, kültür merkezleri çocuklar için sanat atölyeleri açmalı.
- Veliler sanatın sadece “boş zaman aktivitesi” değil, karakter gelişiminin parçası olduğunu bilmelidir.
Unutmayalım:
Bir çocuğun resmi, müziği, şiiri belki onu sanatçı yapmaz…
Ama mutlaka daha özgüvenli, duyarlı ve hayal gücü yüksek bir birey yapar.
Ve böyle bireyler;
Toplumun yarınını güzelleştirir.
Çünkü bilgi insanı zeki yapar,
Sanat insanı insan yapar.
Cengiz ÇETİK