Bir okul düşünün. Onlarca öğrenci, farklı aile yapıları, farklı psikolojik durumlar, farklı hayaller, korkular ve kırgınlıklarla her sabah içeri giriyor.
Kimisi sessiz, içe kapanık...
Kimisi öfkeli, kontrolsüz...
Kimisi gülen ama içten içe ağlayan bir yüzle…
İşte tam burada devreye giren, adı sık duyulmasa da çok şey başaran bir bölüm vardır: Rehberlik Servisi.
Bugün okullarda yaşanan sorunların çoğu, bir duygunun, bir travmanın, bir iletişimsizliğin dışa vurumudur. Fiziksel şiddet, başarısızlık, okuldan kaçma, bağımlılıklar, zorbalık...
Tüm bu sorunların arkasında çoğu zaman konuşulmamış bir iç dünya yatar.
Ve bir çocuk, derdini ilk olarak bir öğretmene değil, bir anlayışa açmak ister.
İşte bu anlayış, rehberlik servisiyle vücut bulur.
Ama ne yazık ki birçok okulda rehberlik servisleri hâlâ “sadece tercih formu doldurtan memurlar” gibi algılanıyor. Veli çağrıldığında, “ne oldu, çocuğum ne yaptı?” diye kaygılanıyor. Öğrenci yönlendirildiğinde, “ceza mı alacağım?” diye korkuyor.
Hayır. Rehberlik cezalandırmaz, anlamaya çalışır.
-
Sorunun nedenlerini araştırır.
-
Çocuğun psikolojik gelişimini takip eder.
-
Aileyle iletişimi sağlar.
-
Öğretmenlere destek verir.
-
Öğrenciyi kendisiyle barıştırmaya çalışır.
Ama desteklenmezse, yetkisi tanınmazsa, sesi duyulmazsa bu hizmet eksik kalır.
Okul yöneticilerine seslenelim:
Rehberlik servisini sadece “formalite” değil, stratejik bir merkez olarak görün.
İl milli eğitim müdürlüklerine seslenelim:
Bu alanı sadece idari değil, insani bir çerçeveden değerlendirin.
Velilere seslenelim:
Çocuğunuz rehberliğe yönlendirilmişse, korkmayın. Bu, çocuğunuzun yardım eliyle tanıştığı an olabilir.
Öğretmenlere seslenelim:
Rehberlik, size yük değil, omuzdur.
Bir çocuğun içindeki düğümü çözen bir cümle, bazen bir psikolojik danışmandan çıkar.
Bir kriz anında sağlıklı yönlendirme yapılmazsa, sorun daha da büyür.
Yani bu bölüm, geleceğin tamir atölyesidir.
İhmal edersek, telafisi mümkün olmayan kırılmalar yaşanır.
Şunu unutmayalım:
Okulun en sessiz odası belki rehberliktir, ama en çok şey orada konuşulur.
Çünkü çocuk bazen derdini yazılı anlatamaz, ama biri onun gözlerine bakarak anlarsa iyileşir.
O “biri” olalım.
Destekleyelim. Güçlendirelim. Önemini anlatıp, sistemin merkezine yerleştirelim.
Çünkü sağlıklı bir toplum, ruh sağlığı korunmuş bireylerle kurulur.
Cengiz ÇETİK