Bir sınıf düşünün; geleceğin doktorları, öğretmenleri, mühendisleri o sırada oturuyor. Ama aralarında bir kişi, sessizce planlar kuruyor; kim bilir, belki de öfkesini boşaltacak bir an kolluyor. Diğerleri bunu fark ediyor ama kimse ses çıkarmıyor. Çünkü yıllardır öğrendiğimiz bir refleks var: Karışma. Sana dokunmuyorsa, sessiz kal.
Ama artık sessiz kalmanın bedelini hepimiz ödüyoruz.
Çürük elmayı fark ettiğimizde ya geç kalıyoruz ya da sadece onu çıkararak sorunu çözdüğümüzü sanıyoruz. Oysa çürüme başladığında sadece elma değil, sistem de kokmaya başlar. O kokunun adı: duyarsızlık.
Bugün okullarda yaşanan şiddet olaylarını sadece “öğrenci hatası” olarak görmek, yangının dumanına su tutmak gibidir. Sorun ailede başlıyor, ekranlarda besleniyor, okulda palazlanıyor. Sonra da “Biz nerede yanlış yaptık?” diye soruyoruz. Cevap çok net: her yerde.
Ebeveyn ilgisizse, öğretmen çaresizse, yönetici kayıtsızsa; çocuk da kontrolsüz olur.
Televizyon ekranlarında her akşam şiddet içeren diziler yayınlanırken, sosyal medyada her paylaşım bir öfke patlamasına dönüşürken bu çocuklara ne öğretiyoruz? Sakin olmayı mı, konuşarak çözmeyi mi? Yoksa susmayı, bastırmayı ve sonunda patlamayı mı?
Eğitim bir ekip işidir. Sadece öğretmenle olmaz. Sadece anne babayla da olmaz. Medya, sosyal çevre, devlet politikaları ve bireysel sorumluluk bir bütündür.
Bugün bir sınıfta sessiz kalan çocuk, yarın sokakta isyan edebilir. Bugün bir köşeye itilmiş öğrenci, yarın öfkesini en beklenmedik yerde kusabilir. Bizler bu çocuklara sadece bilgi değil, değer de vermeliyiz. Düşünmeyi, duygularını ifade etmeyi, hayır demeyi, hak aramayı öğretmeliyiz. En çok da “insan olmayı.”
Ve eğer bir çocuğun içi çürüyorsa, önce çevresine bakmak gerekir. Çünkü hiçbir çocuk durduk yere şiddet eğilimli olmaz. Her davranışın ardında bir sebep vardır. Görmezden gelinen sebep, bir gün çok şey kaybettirir.
Bu yüzden tekrar edelim: Çözüm, sadece çürük elmayı ayıklamak değildir. Çözüm, topyekûn bir bakış açısı değişikliğidir. Eğitimde duyguyu, vicdanı ve sağduyuyu merkeze koymaktır.
Okulda yaşanan her olay, bize bir şey söylüyor. Duymak istemeyen kulaklara, görmek istemeyen gözlere rağmen…
Artık kulağımızı kapatma, gözümüzü yummadan çözüm üretme zamanıdır.
Cengiz ÇETİK