Cengiz ÇETİK- Şair, Yazar, Öğretmen
Köşe Yazarı
Cengiz ÇETİK- Şair, Yazar, Öğretmen
 

ATATÜRK GİBİ DÜŞÜN

     Gerçek sorunlar karşısında, yılgınlığa, hayallerle başkalarının kendisini kurtarmasını bekleyenlerden olmadan, çözümü olanaksız görüp yelkenleri indirip teslim olma düşüncesinde olanlar dışında, her koşulda çözümsüz gören zihin tembellerine karşı, her sorunun mutlaka bir çözümü olduğunu düşünen kişilerin, aynı koşullarda Atatürk’ün tüm olumsuz şartlarda bile çözümler ürettiği için; “Atatürk gibi düşün.” deriz.“ Her çaresizlik ya da olanaksızlıklarda; ya başkalarının kendisini kurtarmasını bekleyen ya da kaybetmeyi beyniyle kabullenip, teslimiyetçilikle kendini bırakanlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz. Zaten kolay kazananlar da hep, başkalarının bu zayıflıklarından yararlanıp, onların korkularından istediklerini elde ediyorlar. Bu, vücudu tahrip etmek isteyen virüs vb. zararlı olanlar, bünye zayıflayınca hemen aktif haline gelip, bedeni yok etmeye çalışırlar. Onu kurtaracak olan yine; zayıflıklarından kurtulup, bünyesini kuvvetlendirip, zararlı olan her şeye karşı yaşama direnci gösterenlerdir. Yoksa virüsler, zayıf bedenini ağır ağır iç ve dış saldırılarla tüm organlarını ele geçirip yok ederler. Her bedene yapılan saldırı, vücut tarafından otomatik olarak karşı direnci, koruma refleksini gösterir. Bağışıklık sistemi zayıf olan bedenler her zaman iç ve dış zararlı varlıkların saldırı hedefinde olurlar. Onun için bedeni her zaman saldırılara karşı dirençli, dayanıklı ve bünyesini güçlendirecek takviyelerle yaşamaya ve yaşatmaya çalışmalıdır. Bağışıklık sistemi çökmüş, çürümüş organlarla her türlü virüs vb. saldırılara karşı her zaman başarılı olunamaz. Öyle bir durumda, çürümüş organları bir şekilde kurtarmanın çarelerine ve tedavisine bakılmalıdır.   “İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul' da. Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da İtalyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919'da, İtilâf Devletleri'nin uygun bulması ile Yunan ordusu da İzmir'e çıkartılıyor. Bundan başka, memleketin her tarafında Hristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar.” (Nutuk) Böyle kötü şartlar altında iken dahi Atatürk asla umutsuzluğa kapılmamış, ülkemizin her köşesini işgalden birer birer kurtarılmasına önderlik etmiş, sonradan İstanbul adını verdiği şehri de alarak, tüm tarihi eserlerin yabancıların elinde kalmasını önlemiş oldu. Olaya tek pencereden bakarak, gerçeklerin üzeri gizlenemez.  Bugün olması gereken; her türlü sıkıntı ve zorluklar karşısında, kafamızı kuma gömüp çözümü başkalarından beklemek değil; zorluklar karşısında yılmamak ve çözümü Atatürk gibi çözümsüz görünen zorluklardan; bir çıkış, bir umut, bir çözüm üreterek çıkmaktır.  Bugün kaçımız zorluklar karşısında, çaresiz kaldığımızda çözümler üretip; yurdumuzu ve vücudumuzu zararlı virüslerden kurtarmak için; ATATÜRK GİBİ DÜSÜNEBİLİYORUZ?    Cengiz ÇETİK  
Ekleme Tarihi: 27 Şubat 2022 - Pazar

ATATÜRK GİBİ DÜŞÜN

 

   Gerçek sorunlar karşısında, yılgınlığa, hayallerle başkalarının kendisini kurtarmasını bekleyenlerden olmadan, çözümü olanaksız görüp yelkenleri indirip teslim olma düşüncesinde olanlar dışında, her koşulda çözümsüz gören zihin tembellerine karşı, her sorunun mutlaka bir çözümü olduğunu düşünen kişilerin, aynı koşullarda Atatürk’ün tüm olumsuz şartlarda bile çözümler ürettiği için; “Atatürk gibi düşün.” deriz.

Her çaresizlik ya da olanaksızlıklarda; ya başkalarının kendisini kurtarmasını bekleyen ya da kaybetmeyi beyniyle kabullenip, teslimiyetçilikle kendini bırakanlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz. Zaten kolay kazananlar da hep, başkalarının bu zayıflıklarından yararlanıp, onların korkularından istediklerini elde ediyorlar. Bu, vücudu tahrip etmek isteyen virüs vb. zararlı olanlar, bünye zayıflayınca hemen aktif haline gelip, bedeni yok etmeye çalışırlar. Onu kurtaracak olan yine; zayıflıklarından kurtulup, bünyesini kuvvetlendirip, zararlı olan her şeye karşı yaşama direnci gösterenlerdir. Yoksa virüsler, zayıf bedenini ağır ağır iç ve dış saldırılarla tüm organlarını ele geçirip yok ederler. Her bedene yapılan saldırı, vücut tarafından otomatik olarak karşı direnci, koruma refleksini gösterir. Bağışıklık sistemi zayıf olan bedenler her zaman iç ve dış zararlı varlıkların saldırı hedefinde olurlar. Onun için bedeni her zaman saldırılara karşı dirençli, dayanıklı ve bünyesini güçlendirecek takviyelerle yaşamaya ve yaşatmaya çalışmalıdır. Bağışıklık sistemi çökmüş, çürümüş organlarla her türlü virüs vb. saldırılara karşı her zaman başarılı olunamaz. Öyle bir durumda, çürümüş organları bir şekilde kurtarmanın çarelerine ve tedavisine bakılmalıdır. 

 “İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul' da. Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da İtalyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919'da, İtilâf Devletleri'nin uygun bulması ile Yunan ordusu da İzmir'e çıkartılıyor. Bundan başka, memleketin her tarafında Hristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar.” (Nutuk) Böyle kötü şartlar altında iken dahi Atatürk asla umutsuzluğa kapılmamış, ülkemizin her köşesini işgalden birer birer kurtarılmasına önderlik etmiş, sonradan İstanbul adını verdiği şehri de alarak, tüm tarihi eserlerin yabancıların elinde kalmasını önlemiş oldu. Olaya tek pencereden bakarak, gerçeklerin üzeri gizlenemez.

 Bugün olması gereken; her türlü sıkıntı ve zorluklar karşısında, kafamızı kuma gömüp çözümü başkalarından beklemek değil; zorluklar karşısında yılmamak ve çözümü Atatürk gibi çözümsüz görünen zorluklardan; bir çıkış, bir umut, bir çözüm üreterek çıkmaktır. 

Bugün kaçımız zorluklar karşısında, çaresiz kaldığımızda çözümler üretip; yurdumuzu ve vücudumuzu zararlı virüslerden kurtarmak için; ATATÜRK GİBİ DÜSÜNEBİLİYORUZ? 

 

Cengiz ÇETİK

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seckinhabertv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.