Belki de Alanya Kalesi’nde hüzünden sıyrılmak için çırpınmaktır.
Ama bundan ibaret olamaz, olmamalı.
Antalya’nın dört mevsiminin kendine özgü hazları mı dokunur insana,
yoksa sonbaharın içimize düşürdüğü hüznü mü yaşarız farkında olmadan?
Bir akşam yıldızların altında,
geçmişin anıları domino taşları gibi içimizde yıkılırken,
özlemin adı konmaz bir yolculuğa çıkarır bizi.
Ekonominin inişli çıkışlı dalgaları gibi,
duygularımız da sahile vurur,
bazen bir dostluğun kıyısında,
bazen bir bakışın içinde parçalanarak.
Antalya tramvayında, camdan dışarıya dalıp giderken,
varlığını istemediklerimizle yokluğunu özlediklerimiz arasında
garip bir hüzne kapılırız.
Ve o an anlarız:
özlemek bazen sevmektir,
sevmekse kendine doğru yol almaktır.
Cengiz ÇETİK
Not: Bu yazımı daha önce “Hüzün Kokan Akdeniz Akşamlarında ”olarak 2019 yılında kaleme almıştım. bazı sitelerde köşe yazısı olarak da paylaşmıştım. Bugün gözden geçirip , güncelleyerek yeniden yazarak paylaştım. yazımın verdiği ilhamla da bir de şiir yazmak geldi içimden... Artık bunu da yazımın içinden dizelere düşen damlalar olarak kabul ediniz. Sevgi ve saygılar...