Mesut KARAKOYUNLU - Emekli Öğretmen
Köşe Yazarı
Mesut KARAKOYUNLU - Emekli Öğretmen
 

FİNİKE MYO'NIN İNŞA HİKAYESİ...

  2006 yılında, yapımı yılan hikâyesine dönen yüksekokulla ilgili  CHP İlçe Başkanı olarak bir basın açıklaması yaptım.  Açıklamamda; Finike belediyesi Akdeniz Üniversitesi'yle protokol imzaladıktan çok sonra bu işe soyunan Elmalı, Kumluca, Korkuteli ve Akseki gibi ilçeler kısa sürede yüksekokullarını inşaa ederek, eğitim öğretime açtıklarını belirttim. Bu işe öncülük eden belediyemiz ve başkanımız ya uyuyor ya başaramayacağı bir sorumluluğu yüklendi, bir türlü üstesinden gelemediği okul işini uyutuyor, unutturmaya çalışıyor, diye ifade ettim.  Bu nedenle başkan, Finike Eğitim Vakfı'nın başından getirilerek ikinci kez yüklendiği bu  sorumluluğu bırakmalı,  bu işi ciddiyetle yürütecek bir Finike gönüllüsü vakfın başına geçmeli, çünkü bu belediye başkanıyla bu iş olmayacak, dedim. Bu eleştiri, yerel basında yayımlandıktan sonra sorunun çözümü yönünde, ilçede beklenenin ötesinde   bir hareketlenme yarattı. Bunun üzerine Finike Eğitim Vakfı yönetiminde bir değişim yaşandı.  Dönemin kaymakamı İlhami Aktaş, Büyük Otel'de Finike'de tüm kesimlerin dahil olduğu geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştirdi. Bazı katılımcıların görüşünü açıkladığı toplantıda ben de CHP Finike İlçe Başkanı olarak, yüksekokul yapımıyla ilgili süreci başından sonuna kadar anlatan ve çözüm önerileriyle son bulan konuşma yaparak,  şunları söyledim: "Yıl 1996...  Akdeniz Üniversitesi ile Finike Belediyesi arasında 11 maddelik bir protokol imzalandı. Bu protokole göre Finike'ye Akdeniz Üniversitesi'ne bağlı bir meslek yüksek okulu yapılacak, arsa temini, fiziki yapının inşası ve iç donanımı Finike Belediyesi aracılığı ile sağlanacak.  Protokolün altında  dönemin Akdeniz üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Tuncer Karpuzoğlu ve o günkü Finike Belediye Başkanı N. Dülgeroğlu'nun imzası var. Bu haberi, o gün, Finike sevdası üzerine söz söyletmeyen  başkanımız,  hizmet aşkıyla süslediği, cümlelerle "Finike'yi Yüksekokula kavuşturuyoruz"  müjdesiyle verdi. Ne var ki,  aradan yıllar  geçmesine rağmen,  meslek yüksekokulu için Akdeniz Üniversitesi'ne  başkan tarafından  taahhüt edilen 11 maddelik protokolün gereği hiçbir çalışma yapılmadı, sadece bir hayırsever vatandaşın bağışladığı 8 dönümlük arsa dışında…   İnşaatla ilgili bir tek çivi çakılmadı.   Bu durum  üniversite idaresinde rahatsızlık yarattı, uyarılar işe yaramayınca rektörlük, bu başkanla bu iş yürümez diyerek protokolü tek taraflı bozdu.  Finikelilere de şöyle bir çağrı yaptı:  Finike'de bir yüksekokul istiyorsanız, bir Eğitim Vakfı kurun, öyle gelin, yeni bir protokolle bu işe sil baştan başlayalım. 1999  yılının sonlarıydı, dönemin kaymakamı Abdulkadir Demir'in  çalışmasıyla bir vakıf kuruldu, prosedür tamamlandı ve vakıf  kaymakamın başkanlığında çalışmalarına başladı.  2001 yılına gelindiğinde ilçeye yeni atanan kaymakam Ahmet  Önal  vakfın  başına getirildi. Bu arada yüksekokul için, kentin en uygun bir yerinde 35 dönümlük değerli bir arazi, eğitim konusunda duyarlı bir vatandaş olan Eyüp Berber  tarafından Akdeniz Üniversitesi'ne bağışlandı. Kısa sürede  epey yol alındı ve temel atma noktasına gelindi.  Bu sırada yayınlan, kaymakamların Vakıf başkanı olamayacağı genelgesi üzerine, bu boşluktan yararlanan  Başkan Dülgeroğlu, bir şekilde Finike Eğitim Vakfı'nın başkanı oldu. Bu konuda, daha önce üstlendiği sorumluluğu yerine  getirmeyerek Yüksekokul işini sürüncemede bırakan beldiye başkanı böylece yüksekokulun temelini atma onuruna da sahip olmuştu.  Temelle birlikte, Vakfın o güne kadar bağışlarla sağladığı birikimle bir bloğun kaba inşaatı ortaya çıktı. Çıktı ama, hazır para bitti, çalışmalar bıçakla kesilmiş gibi durdu. Sadece belediye araçlarının çalışmasıyla bu işin sürdürülemeyeceği ortaya çıktı.  Yeterli çalışma olmayınca yüksekokul yapımı yine başkan tarafından uyutularak kaderine terkedildi. Bugün burada toplanmamıza neden olan süreç böylece başlamış oldu." Ben bu konuşmayı yaparken, yerinde duramayan belediye başkanı, sürekli konuşmamı keserek, Hikaye anlatmayı bırak, önerin varsa onu söyle, diyerek bana laf yetiştiriyordu. Bekle, sabret biraz, çok ilginç önerilerim ve  vereceğim örnekler var, şimdi anlatacağım, dedim ve önerilerimi sıraladım;  " Yüksekokul inşasına bizden sonra başlayıp da bizden önce bitiren Kumluca, Elmalı, Korkuteli, Serik ve Akseki'de bu işe önderlik edenler  halk için halkla beraber sloganıyla yola çıktılar.  Bugün burada yaptığımız gibi, sık sık yaptıkları geniş katılımlı toplantılarla halk çalışmalara  dahil edildi.  Yüksekokulun kente sağlayacağı sosyal, kültürel ve ekonomik katkılar tartışıldı, konuşuldu, bu işe destek veren geniş bir kamuoyu oluşturuldu, kararlar alındı.  Birkaç aykırı sesin dışında herkes, beklentilerini düşünerek kararlar doğrultusunda katkılarını arttırdılar, çalışmaları yoğunlaştırdılar. Kısa sürede yüksekokulu kentlerine kazandırıp eğitim öğretime açtılar. Finike'de bu böyle olmadı, halkın gönüllü desteği işin içine sokulamadı, insanlar telefonla belediyeye çağrılarak, para toplanmaya çalışıldı. Belediye ile işi olanlar bağış yapmaya zorlandı.  Bu işlerin öyle yürümediği görüldü ve çalışmalar tıkandı." Başka önerilerle devam eden konuşmamın son bölümüne geldiğimde 400 kişinin bulunduğu salonda  müthiş bir sessizlik hakimdi, herkes konuşmayı nasıl bağlayacağımı merak ediyordu. Finike’de yaşanmış,  mütevazi bir yardımseverlik olayını anlatarak konuşmamı şöyle bağladım: "Şimdi size  birçoğumuz için uyarıcı olacak ve etkileneceğinizi düşündüğüm bir yardım olayını gerçekleştiren bir kişiden söz edeceğim. Yavuz  Gürkan ismini Finike’de bilmeyen yoktur. Alçakgönüllü kişiliğiyle sevilen ve sayılan bu işadamı aynı zamanda 8 dönümlük arsasını yüksek okul için Akdeniz Üniversitesine bağışlayan kişidir.  İşte bu kişi, Finike Anadolu Turizm Meslek Lisesi yapımında da kaba inşaatının tüm giderlerini yüklenen insandır.  Bu güzel insan, büyük katkıda bulunduğu okul tamamlanıp, eğitim öğretme açıldığı gün yapılan törene, hasta hasta ve tekerlekli sandalyesi üzerinde katıldı ve  bir konuşma yaptı. Konuşmasında, yaptığı yardımın büyütülmemesi gerektiğini, ekonomik olarak kendisi gibi olan  ve düşünen herkesin böyle yardımları yapabileceğini belirttikten sonra şöyle dedi;  Aslında yaptığım bir yardım değil, bir borç ödeme işidir. Ben tüm mal varlığımı kazandığım Finike'ye kendimi borçlu hissediyordum. İlçemde bir eğitim faaliyetine verdiğim katkıyla borcumu ödedim, yaptığım bu, şimdi daha huzurluyum." Ben bu anekdotu anlattıktan sonra salonda müthiş bir alkış koptu, dakikalarca süren...Tabii alkışlanan ben değildim; anlattığım alçakgönüllü davranıştı.. Çok etkilendiğim ve gözlerimi yaşaracak kadar duygulandığım anın ardından kendimi toparladım ve son olarak şunları söyledim: "Finike'de doğup, büyüyen, para kazanan, mal mülk sahibi olan çok insan var; sadece  mekanlarına gidilip, samimi, dürüst ve inandırıcı bir dille, bunun   hatırlatılması gerekiyor, o kadar." Alkışlarla biten konuşmamdan sonra toplantı bitip, salondan dışarı çıkarken, terzilikten manifaturacılığa, manifaturacılıktan Koç mamüllerinin bölge bayiliğine varan bir ticari serüvene sahip  olan, birkaç gün önce kaybettiğimiz  işadamı Mehmet Bilal arkamdan gelip, elini omzuma koydu;  Mesut biliyor musun, bize unuttuğumuz bir şeyi hatırlattın, çok teşekkür ederim, dedi ve  kısa bir süre birlikte yürüdükten sonra elimi sıkarak yanımdan ayrıldı...  O zaman anladım ki konuşmam hedefini  bulmuştu ve bu okul kısa sürede bitip öğrenime açılacak, diye düşündüm. Vakıf yöneticileriyle birlikte Kaymakam, bu toplantıda konuşmacılar tarafından sunulan öneriler çerçevesinde bir çalışma başlattılar, arkalarında halk desteği ile kısa sürede  1 milyon 200 bin liralık  nakit ve taahhüt  bağış sağladılar.  Bu parayla ve gelen diğer desteklerle Finike Meslek Yüksekokulu inşaatı kısa sürede tamamlandı ve 2008-2009 döneminde eğitim-öğretime başladı. Herkesin ve her kentin tecrübelerle dolu hikayeleri vardır, bu paylaşımı yaparak unutulmasın istedim sadece... Mesut Karakoyunlu
Ekleme Tarihi: 19 Ocak 2022 - Çarşamba

FİNİKE MYO'NIN İNŞA HİKAYESİ...

 

2006 yılında, yapımı yılan hikâyesine dönen yüksekokulla ilgili  CHP İlçe Başkanı olarak bir basın açıklaması yaptım.
 Açıklamamda; Finike belediyesi Akdeniz Üniversitesi'yle protokol imzaladıktan çok sonra bu işe soyunan Elmalı, Kumluca, Korkuteli ve Akseki gibi ilçeler kısa sürede yüksekokullarını inşaa ederek, eğitim öğretime açtıklarını belirttim. Bu işe öncülük eden belediyemiz ve başkanımız ya uyuyor ya başaramayacağı bir sorumluluğu yüklendi, bir türlü üstesinden gelemediği okul işini uyutuyor, unutturmaya çalışıyor, diye ifade ettim. 
Bu nedenle başkan, Finike Eğitim Vakfı'nın başından getirilerek ikinci kez yüklendiği bu  sorumluluğu bırakmalı,  bu işi ciddiyetle yürütecek bir Finike gönüllüsü vakfın başına geçmeli, çünkü bu belediye başkanıyla bu iş olmayacak, dedim.
Bu eleştiri, yerel basında yayımlandıktan sonra sorunun çözümü yönünde, ilçede beklenenin ötesinde   bir hareketlenme yarattı.
Bunun üzerine Finike Eğitim Vakfı yönetiminde bir değişim yaşandı. 
Dönemin kaymakamı İlhami Aktaş, Büyük Otel'de Finike'de tüm kesimlerin dahil olduğu geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştirdi.
Bazı katılımcıların görüşünü açıkladığı toplantıda ben de CHP Finike İlçe Başkanı olarak, yüksekokul yapımıyla ilgili süreci başından sonuna kadar anlatan ve çözüm önerileriyle son bulan konuşma yaparak,  şunları söyledim:
"Yıl 1996...  Akdeniz Üniversitesi ile Finike Belediyesi arasında 11 maddelik bir protokol imzalandı. Bu protokole göre Finike'ye Akdeniz Üniversitesi'ne bağlı bir meslek yüksek okulu yapılacak, arsa temini, fiziki yapının inşası ve iç donanımı Finike Belediyesi aracılığı ile sağlanacak. 
Protokolün altında  dönemin Akdeniz üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Tuncer Karpuzoğlu ve o günkü Finike Belediye Başkanı N. Dülgeroğlu'nun imzası var. Bu haberi, o gün, Finike sevdası üzerine söz söyletmeyen  başkanımız,  hizmet aşkıyla süslediği, cümlelerle "Finike'yi Yüksekokula kavuşturuyoruz"  müjdesiyle verdi.
Ne var ki,  aradan yıllar  geçmesine rağmen,  meslek yüksekokulu için Akdeniz Üniversitesi'ne  başkan tarafından  taahhüt edilen 11 maddelik protokolün gereği hiçbir çalışma yapılmadı, sadece bir hayırsever vatandaşın bağışladığı 8 dönümlük arsa dışında…   İnşaatla ilgili bir tek çivi çakılmadı.  
Bu durum  üniversite idaresinde rahatsızlık yarattı, uyarılar işe yaramayınca rektörlük, bu başkanla bu iş yürümez diyerek protokolü tek taraflı bozdu. 
Finikelilere de şöyle bir çağrı yaptı: 
Finike'de bir yüksekokul istiyorsanız, bir Eğitim Vakfı kurun, öyle gelin, yeni bir protokolle bu işe sil baştan başlayalım.
1999  yılının sonlarıydı, dönemin kaymakamı Abdulkadir Demir'in  çalışmasıyla bir vakıf kuruldu, prosedür tamamlandı ve vakıf  kaymakamın başkanlığında çalışmalarına başladı. 
2001 yılına gelindiğinde ilçeye yeni atanan kaymakam Ahmet  Önal  vakfın  başına getirildi. Bu arada yüksekokul için, kentin en uygun bir yerinde 35 dönümlük değerli bir arazi, eğitim konusunda duyarlı bir vatandaş olan Eyüp Berber  tarafından Akdeniz Üniversitesi'ne bağışlandı. Kısa sürede  epey yol alındı ve temel atma noktasına gelindi. 
Bu sırada yayınlan, kaymakamların Vakıf başkanı olamayacağı genelgesi üzerine, bu boşluktan yararlanan  Başkan Dülgeroğlu, bir şekilde Finike Eğitim Vakfı'nın başkanı oldu.
Bu konuda, daha önce üstlendiği sorumluluğu yerine  getirmeyerek Yüksekokul işini sürüncemede bırakan beldiye başkanı böylece yüksekokulun temelini atma onuruna da sahip olmuştu. 
Temelle birlikte, Vakfın o güne kadar bağışlarla sağladığı birikimle bir bloğun kaba inşaatı ortaya çıktı. Çıktı ama, hazır para bitti, çalışmalar bıçakla kesilmiş gibi durdu. Sadece belediye araçlarının çalışmasıyla bu işin sürdürülemeyeceği ortaya çıktı. 
Yeterli çalışma olmayınca yüksekokul yapımı yine başkan tarafından uyutularak kaderine terkedildi.
Bugün burada toplanmamıza neden olan süreç böylece başlamış oldu."
Ben bu konuşmayı yaparken, yerinde duramayan belediye başkanı, sürekli konuşmamı keserek, Hikaye anlatmayı bırak, önerin varsa onu söyle, diyerek bana laf yetiştiriyordu.
Bekle, sabret biraz, çok ilginç önerilerim ve  vereceğim örnekler var, şimdi anlatacağım, dedim ve önerilerimi sıraladım; 
" Yüksekokul inşasına bizden sonra başlayıp da bizden önce bitiren Kumluca, Elmalı, Korkuteli, Serik ve Akseki'de bu işe önderlik edenler  halk için halkla beraber sloganıyla yola çıktılar. 
Bugün burada yaptığımız gibi, sık sık yaptıkları geniş katılımlı toplantılarla halk çalışmalara  dahil edildi. 
Yüksekokulun kente sağlayacağı sosyal, kültürel ve ekonomik katkılar tartışıldı, konuşuldu, bu işe destek veren geniş bir kamuoyu oluşturuldu, kararlar alındı. 
Birkaç aykırı sesin dışında herkes, beklentilerini düşünerek kararlar doğrultusunda katkılarını arttırdılar, çalışmaları yoğunlaştırdılar. Kısa sürede yüksekokulu kentlerine kazandırıp eğitim öğretime açtılar.
Finike'de bu böyle olmadı, halkın gönüllü desteği işin içine sokulamadı, insanlar telefonla belediyeye çağrılarak, para toplanmaya çalışıldı. Belediye ile işi olanlar bağış yapmaya zorlandı.  Bu işlerin öyle yürümediği görüldü ve çalışmalar tıkandı."
Başka önerilerle devam eden konuşmamın son bölümüne geldiğimde 400 kişinin bulunduğu salonda  müthiş bir sessizlik hakimdi, herkes konuşmayı nasıl bağlayacağımı merak ediyordu.
Finike’de yaşanmış,  mütevazi bir yardımseverlik olayını anlatarak konuşmamı şöyle bağladım:
"Şimdi size  birçoğumuz için uyarıcı olacak ve etkileneceğinizi düşündüğüm bir yardım olayını gerçekleştiren bir kişiden söz edeceğim.
Yavuz  Gürkan ismini Finike’de bilmeyen yoktur. Alçakgönüllü kişiliğiyle sevilen ve sayılan bu işadamı aynı zamanda 8 dönümlük arsasını yüksek okul için Akdeniz Üniversitesine bağışlayan kişidir. 
İşte bu kişi, Finike Anadolu Turizm Meslek Lisesi yapımında da kaba inşaatının tüm giderlerini yüklenen insandır. 
Bu güzel insan, büyük katkıda bulunduğu okul tamamlanıp, eğitim öğretme açıldığı gün yapılan törene, hasta hasta ve tekerlekli sandalyesi üzerinde katıldı ve  bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, yaptığı yardımın büyütülmemesi gerektiğini, ekonomik olarak kendisi gibi olan  ve düşünen herkesin böyle yardımları yapabileceğini belirttikten sonra şöyle dedi; 
Aslında yaptığım bir yardım değil, bir borç ödeme işidir. Ben tüm mal varlığımı kazandığım Finike'ye kendimi borçlu hissediyordum. İlçemde bir eğitim faaliyetine verdiğim katkıyla borcumu ödedim, yaptığım bu, şimdi daha huzurluyum."
Ben bu anekdotu anlattıktan sonra salonda müthiş bir alkış koptu, dakikalarca süren...Tabii alkışlanan ben değildim; anlattığım alçakgönüllü davranıştı..
Çok etkilendiğim ve gözlerimi yaşaracak kadar duygulandığım anın ardından kendimi toparladım ve son olarak şunları söyledim:
"Finike'de doğup, büyüyen, para kazanan, mal mülk sahibi olan çok insan var; sadece  mekanlarına gidilip, samimi, dürüst ve inandırıcı bir dille, bunun   hatırlatılması gerekiyor, o kadar."
Alkışlarla biten konuşmamdan sonra toplantı bitip, salondan dışarı çıkarken, terzilikten manifaturacılığa, manifaturacılıktan Koç mamüllerinin bölge bayiliğine varan bir ticari serüvene sahip  olan, birkaç gün önce kaybettiğimiz  işadamı Mehmet Bilal arkamdan gelip, elini omzuma koydu;  Mesut biliyor musun, bize unuttuğumuz bir şeyi hatırlattın, çok teşekkür ederim, dedi ve  kısa bir süre birlikte yürüdükten sonra elimi sıkarak yanımdan ayrıldı...
 O zaman anladım ki konuşmam hedefini  bulmuştu ve bu okul kısa sürede bitip öğrenime açılacak, diye düşündüm.
Vakıf yöneticileriyle birlikte Kaymakam, bu toplantıda konuşmacılar tarafından sunulan öneriler çerçevesinde bir çalışma başlattılar, arkalarında halk desteği ile kısa sürede  1 milyon 200 bin liralık  nakit ve taahhüt  bağış sağladılar. 
Bu parayla ve gelen diğer desteklerle Finike Meslek Yüksekokulu inşaatı kısa sürede tamamlandı ve 2008-2009 döneminde eğitim-öğretime başladı.
Herkesin ve her kentin tecrübelerle dolu hikayeleri vardır, bu paylaşımı yaparak unutulmasın istedim sadece...

Mesut Karakoyunlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seckinhabertv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.