Cengiz ÇETİK- Şair, Yazar, Öğretmen
Köşe Yazarı
Cengiz ÇETİK- Şair, Yazar, Öğretmen
 

Depremde Yaşayabilmek İçin Yanlışlara DUR Demeliyiz.

Yıllardır yapılan ve bundan sonrada yapılacak tüm yanlış kararlar ve uygulamalara canımız için DUR demeliyiz. Bizler bu milletin vekilleri değil asilleriyiz. Milletin sözü, vekillerin yapması gereken görevi, sorumluluğudur, emiridir.  Millet vekillere değil, vekiller millete hizmet etmediği sürece yanlışlar doğru gibi uygulanmaya devam eder. Millet yanlış diyorsa vekiller ona sahip çıkmalıdır. Yaşadığımız deprem bir gerçeği daha ortaya çıkarmıştır. Bu ülkede yaşamak bir pamuk ipliğine bile bağlı değildir. Ben yaptım oldu. Sizde tıpış tıpış ölüm kaderiyle yaşayacaksınız, bu saatten sonra artık bu olamaz, olmamalı. Çürük, depreme dayanıksız bir tek binaya izin vermek bile toplu cinayet sayılmalı… Toplu katliamdan farkı yoktur öyle binalarda yaşanan ölümler… Değişmeli bu kafa, bu zihniyet değişmeli… Değişmediği sürece aynı toplu ölümlere normalmiş gibi üzerini örtüp, bundan sonrakilere de aynı kafayla geçiştirilmesine razı oluruz. Razı olmak; o evleri tabut, hayatlarımızı ipotek, geleceğimizi karartmaktır. Razı olmak; eşimizi, çocuğumuzu, torunumuzu, annemizi, babamızın ölümlerinde sustuğumuz için, kendi ölümümüze de davetiye çıkarıyoruz demektir. Tarlalara imar izni verilmemeli, organize sanayi adı altında yapılaşmalara kapı açılmamalı, toplu konutlar yapılmamalı, mahkeme kararlarına uymayan kamu görevlileri, görevi kötüye kullanmaktan, yasalara, kanunlara, adaleti yok sayanlar üst makamların izni olmadan, halkın çıkarına karşı gelenler yargılanmalı. Tarlalara çok katlı binalar değil,  hiç yaptırılmamalı… Oradaki halkın tarlalarını mahkeme haklı bulup durdurduysa, tüm yetkililer buna uyup derhal durdurup iptal etmeli, etmeyenler hakkında yasal işlem yapılmalı… O yöre halkına zarar verecek hiçbir karar uygulanmamalıdır. Orada yaşayanların canları, hayatları paradan daha önemlidir. İmar affı bundan sonra asla olmamalı… Kaçak ve çürük binaların imar afları iptal edilmeli ve orada canları tehlikeli olanların hayatları risk edilmemeli… Bizim hayatlarımız üç kuruşa bedel değer biçerek yok edilemeyecek kadar değerlidir. Her bir can kutsaldır. Depremde canları malları, evleri gidenlerin tüm borçları silinmeli ve karşılıksız ev verilmeye çalışılmalı… Çünkü onlar, canlarını emanet ettikleri yer T.C devletidir. Onlar sahipsiz bırakılmamalı… Onlardan bir şey isteyemeyiz, çünkü her şeylerini kaybetmişlerdir, bizim onların yaralarını sarması için tüm gücümüzle destek olmalıyız. İlkokuldan başlayarak, hurafelere değil bilime dayalı DEPREM EĞİTİMİ DERSİ verilmeli… Bugünden başlayarak il il afet anında sağlıktan, inşaat malzemelerine, kurtarmadan, barınmaya kadar organize bir plan yapılmalı ve deprem anında hemen topyekûn arama kurtarma ekipleri çağırılmalı, hemen müdahale yapılmalı. Geçen her dakikanın enkaz altındakilerin canlarından çalınan, alınan bir dakika olduğu unutulmamalı… Biz ölülerini değil, önce hayatlarını kurtarmalı olduğumuzu unutmamalıyız. O göçüklerin altında bizlerde olabiliriz. Bize geç gelecek her saniye bizim aleyhimize olduğunu bilerek birimiz değil, hepimiz bilerek birbirimize ve yetkililere uyarmalıyız.   Hiç kimse bizim çürük binalarda, depreme dayanıksız yerlerde depremde ölümümüzü doğal diyemez. Bu ancak ihmal, tedbirsizlik, cinayet, toplu katliam olarak ifade edilir. Fay hatlarındaki çarpık yapılaşma rant uğruna canlarımız feda edilmemeli, edilemez denmeli…  Kamu binaları en sağlam binalar olmalı; hastaneler, belediyeler, itfaiyeler, merkezleri vb. en sağlam binalar olmalı ve depremde riskli yerlerde yapılmalı. Bilim adamlarının dediği yapılmalı… Birlik olunacaksa; yanlışlar için değil, siyaset için değil… Doğru kararlarda birlik olunmalı, insanlarımız için… Canlarımız için… Yoksa daha nice depremlerde benzer acıları belki yaşarız, belki de altında kalarak yaşamadan ölürüz. Yaşamak için öyleyse bir birey olarak, bir vatandaş olarak, bir insan olarak yanlış olan her şeye HAYIR, DUR demeliyiz. Bu bizim hayatımız için, ailemiz için, ülkemiz için, insanlık için… Evet, bir kez daha… Bir kez daha… Bir kez daha… Yanlışlar son bulana kadar, seslenmeliyiz. Sıcağı sıcağına… Soğuyunca unutuyoruz. Unutmamalıyız. Unutursak, Sonra yine aynı müteahhitler sahneye çıkıp, yine benzer konutlar yapıp bir sonraki depreme kadar süslü dairelerde bizleri yeni ölümlere, yaralanmalara hazırlık yapmalarına fırsat vermiş oluruz. Müteahhitlik, Avrupa’daki gibi belirli kıstasları, şartları olmalı, herkes müteahhitlik artık yapmamalı. Çürük yapan, malzemeden çalan, kaçak kat yapanların konutları yıkılmalı, buna izin verenlerde, onay verenlerde suça ortaklıktan yargılanmalı… Başka türlü bu yanlışlar düzelmez, bir sonrakine kadar devam eder gider, canlarımızı toprağa vererek, çocuklarımızı öksüz ve yetim bırakarak… Bu ülke kimsenin malı değildir, kimse kimsenin kölesi değildir. Bu ülke benim değil, bizimdir. Devlet benim değil, bizimdir. Biz, benim diyenlerin değil, bizim diyenlerin birlikteliğiyle kenetlenmeliyiz. Gün yanlışların değil, doğruların etrafında hep birlikte bu ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak için birlik olma zamanıdır. Rantiyeciliğe yeni kurbanlar vermek için değil, öldürtmeden, öldürmeden yaşanabilir bir gelecek için kenetlenmeli… Artık… Şimdi… Hemen… Yanlışlara DUR denmeli, seyretmemeli… Canımız için… İnsanımız, hayvanımız, ormanımız, doğamız için… Geleceğimiz, torunlarımız için… Ben sen, sağ sol, şu bu değil, hayatımız için… Ülkemiz için… Yoksa yarın çok geç olabilir. Tüm bunları bugün değil de ne zaman uyaracağız? Ne zaman çığlık atıp İMDAT diyeceğiz? Ne zaman SESİMİZİ DUYAN VAR MI? Diyeceğiz. Ölürken mi?   Cengiz ÇETİK- 11.02.2023
Ekleme Tarihi: 11 Şubat 2023 - Cumartesi

Depremde Yaşayabilmek İçin Yanlışlara DUR Demeliyiz.

Yıllardır yapılan ve bundan sonrada yapılacak tüm yanlış kararlar ve uygulamalara canımız için DUR demeliyiz.

Bizler bu milletin vekilleri değil asilleriyiz. Milletin sözü, vekillerin yapması gereken görevi, sorumluluğudur, emiridir.  Millet vekillere değil, vekiller millete hizmet etmediği sürece yanlışlar doğru gibi uygulanmaya devam eder. Millet yanlış diyorsa vekiller ona sahip çıkmalıdır.

Yaşadığımız deprem bir gerçeği daha ortaya çıkarmıştır. Bu ülkede yaşamak bir pamuk ipliğine bile bağlı değildir. Ben yaptım oldu. Sizde tıpış tıpış ölüm kaderiyle yaşayacaksınız, bu saatten sonra artık bu olamaz, olmamalı. Çürük, depreme dayanıksız bir tek binaya izin vermek bile toplu cinayet sayılmalı… Toplu katliamdan farkı yoktur öyle binalarda yaşanan ölümler…

Değişmeli bu kafa, bu zihniyet değişmeli… Değişmediği sürece aynı toplu ölümlere normalmiş gibi üzerini örtüp, bundan sonrakilere de aynı kafayla geçiştirilmesine razı oluruz. Razı olmak; o evleri tabut, hayatlarımızı ipotek, geleceğimizi karartmaktır. Razı olmak; eşimizi, çocuğumuzu, torunumuzu, annemizi, babamızın ölümlerinde sustuğumuz için, kendi ölümümüze de davetiye çıkarıyoruz demektir.

Tarlalara imar izni verilmemeli, organize sanayi adı altında yapılaşmalara kapı açılmamalı, toplu konutlar yapılmamalı, mahkeme kararlarına uymayan kamu görevlileri, görevi kötüye kullanmaktan, yasalara, kanunlara, adaleti yok sayanlar üst makamların izni olmadan, halkın çıkarına karşı gelenler yargılanmalı. Tarlalara çok katlı binalar değil,  hiç yaptırılmamalı… Oradaki halkın tarlalarını mahkeme haklı bulup durdurduysa, tüm yetkililer buna uyup derhal durdurup iptal etmeli, etmeyenler hakkında yasal işlem yapılmalı… O yöre halkına zarar verecek hiçbir karar uygulanmamalıdır. Orada yaşayanların canları, hayatları paradan daha önemlidir.

İmar affı bundan sonra asla olmamalı… Kaçak ve çürük binaların imar afları iptal edilmeli ve orada canları tehlikeli olanların hayatları risk edilmemeli… Bizim hayatlarımız üç kuruşa bedel değer biçerek yok edilemeyecek kadar değerlidir. Her bir can kutsaldır.

Depremde canları malları, evleri gidenlerin tüm borçları silinmeli ve karşılıksız ev verilmeye çalışılmalı… Çünkü onlar, canlarını emanet ettikleri yer T.C devletidir. Onlar sahipsiz bırakılmamalı… Onlardan bir şey isteyemeyiz, çünkü her şeylerini kaybetmişlerdir, bizim onların yaralarını sarması için tüm gücümüzle destek olmalıyız.

İlkokuldan başlayarak, hurafelere değil bilime dayalı DEPREM EĞİTİMİ DERSİ verilmeli

Bugünden başlayarak il il afet anında sağlıktan, inşaat malzemelerine, kurtarmadan, barınmaya kadar organize bir plan yapılmalı ve deprem anında hemen topyekûn arama kurtarma ekipleri çağırılmalı, hemen müdahale yapılmalı. Geçen her dakikanın enkaz altındakilerin canlarından çalınan, alınan bir dakika olduğu unutulmamalı… Biz ölülerini değil, önce hayatlarını kurtarmalı olduğumuzu unutmamalıyız. O göçüklerin altında bizlerde olabiliriz. Bize geç gelecek her saniye bizim aleyhimize olduğunu bilerek birimiz değil, hepimiz bilerek birbirimize ve yetkililere uyarmalıyız.   Hiç kimse bizim çürük binalarda, depreme dayanıksız yerlerde depremde ölümümüzü doğal diyemez. Bu ancak ihmal, tedbirsizlik, cinayet, toplu katliam olarak ifade edilir. Fay hatlarındaki çarpık yapılaşma rant uğruna canlarımız feda edilmemeli, edilemez denmeli…  Kamu binaları en sağlam binalar olmalı; hastaneler, belediyeler, itfaiyeler, merkezleri vb. en sağlam binalar olmalı ve depremde riskli yerlerde yapılmalı. Bilim adamlarının dediği yapılmalı…

Birlik olunacaksa; yanlışlar için değil, siyaset için değil… Doğru kararlarda birlik olunmalı, insanlarımız için… Canlarımız için…

Yoksa daha nice depremlerde benzer acıları belki yaşarız, belki de altında kalarak yaşamadan ölürüz. Yaşamak için öyleyse bir birey olarak, bir vatandaş olarak, bir insan olarak yanlış olan her şeye HAYIR, DUR demeliyiz. Bu bizim hayatımız için, ailemiz için, ülkemiz için, insanlık için…

Evet, bir kez daha… Bir kez daha… Bir kez daha… Yanlışlar son bulana kadar, seslenmeliyiz. Sıcağı sıcağına… Soğuyunca unutuyoruz. Unutmamalıyız. Unutursak, Sonra yine aynı müteahhitler sahneye çıkıp, yine benzer konutlar yapıp bir sonraki depreme kadar süslü dairelerde bizleri yeni ölümlere, yaralanmalara hazırlık yapmalarına fırsat vermiş oluruz.

Müteahhitlik, Avrupa’daki gibi belirli kıstasları, şartları olmalı, herkes müteahhitlik artık yapmamalı. Çürük yapan, malzemeden çalan, kaçak kat yapanların konutları yıkılmalı, buna izin verenlerde, onay verenlerde suça ortaklıktan yargılanmalı… Başka türlü bu yanlışlar düzelmez, bir sonrakine kadar devam eder gider, canlarımızı toprağa vererek, çocuklarımızı öksüz ve yetim bırakarak…

Bu ülke kimsenin malı değildir, kimse kimsenin kölesi değildir. Bu ülke benim değil, bizimdir. Devlet benim değil, bizimdir. Biz, benim diyenlerin değil, bizim diyenlerin birlikteliğiyle kenetlenmeliyiz. Gün yanlışların değil, doğruların etrafında hep birlikte bu ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak için birlik olma zamanıdır. Rantiyeciliğe yeni kurbanlar vermek için değil, öldürtmeden, öldürmeden yaşanabilir bir gelecek için kenetlenmeli…

Artık… Şimdi… Hemen…

Yanlışlara DUR denmeli, seyretmemeli…

Canımız için…

İnsanımız, hayvanımız, ormanımız, doğamız için…

Geleceğimiz, torunlarımız için…

Ben sen, sağ sol, şu bu değil, hayatımız için…

Ülkemiz için…

Yoksa yarın çok geç olabilir.

Tüm bunları bugün değil de ne zaman uyaracağız?

Ne zaman çığlık atıp İMDAT diyeceğiz?

Ne zaman SESİMİZİ DUYAN VAR MI? Diyeceğiz.

Ölürken mi?

 

Cengiz ÇETİK- 11.02.2023

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seckinhabertv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.