“YÜZYILLARIN MİRASI: KLÂSİK TÜRK MÜZİĞİNDE DÖNEMSEL YOLCULUK” KONSERİ
“YÜZYILLARIN MİRASI: KLÂSİK TÜRK MÜZİĞİNDE DÖNEMSEL YOLCULUK” KONSERİ
SEÇKİNHABERTV-(Haber: Mustafa Barış DURAK)- Bahçeşehir Muhsin Ertuğrul Kültür Merkezi, klâsik Türk müziğinin geçirdiği estetik dönüşümleri hatırlatan özel bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.
SEÇKİNHABERTV-(Haber: Mustafa Barış DURAK)- Bahçeşehir Muhsin Ertuğrul Kültür Merkezi, klâsik Türk müziğinin geçirdiği estetik dönüşümleri hatırlatan özel bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.
SEÇKİNHABERTV-(Haber: Mustafa Barış DURAK)- Bahçeşehir Muhsin Ertuğrul Kültür Merkezi, klâsik Türk müziğinin geçirdiği estetik dönüşümleri hatırlatan özel bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. “Yüzyılların Mirası: Klâsik Türk Müziğinde Dönemsel Yolculuk” başlıklı konser, yalnızca bir resital değil; Osmanlı’dan günümüze uzanan geniş bir tarihsel katmanı icra üzerinden yeniden kuran bir müzik programı olarak büyük ilgi gördü. Konserin solisti Dr. Gülşah Sönmez ve kanun sanatçısı Dr. Kadriye Bozkurt Hepkorucu, yalnızca teknik bir performans sunmakla kalmadı; müziğin farklı çağlarını birbirine bağlayan estetik bir köprü kurmayı başardı.
DurakMedya’da yer alan habere göre Yüzyılların Mirası: Klâsik Türk Müziğinde Dönemsel Yolculuk konseri yapıldı.
Konserden Detaylar
Konserin Repertuvarı: Programı, Abdülkâdir Merâgî’nin Mahur Kar’ı ile başlayarak daha ilk eserinde seyirciyi 14. Ve 15. yüzyıl üslûbuna taşıdı. Dönemsel kronolojinin bu kadar bilinçli kurulmuş olması, konseri salt bir performans olmaktan çıkararak tarihsel bir anlatıya dönüştürdü. Merâgî’den Zaharya’ya, Itrî’den Dede Efendi’ye, ardından romantik dönem bestekârları Hacı Ârif Bey, Şevki Bey, Selâhaddin Pınar ve Alâeddin Yavaşça’ya uzanan çizgi; nihayet günümüz bestecileri Göksel Baktagir ve Cengizhan Sönmez ile 21. yüzyıla ulaştı. Bu akış, Klâsik Türk müziğinin estetik dilinin zaman içinde nasıl değiştiğini çok açık bir biçimde gösterdi.
Dr. Gülşah Sönmez’in sahne hakimiyeti ve yoruma dair titizliği onun hem akademik bir birikime hem de sahne deneyimine sahip bir icracı olduğunu yeniden hatırlattı. Sönmez’in ses rengi, tekniği, kullandığı süslemeler icranın geleneksel karakterini güçlendirdi. Merâgî’nin “Gül bî-rûh-i yâr hoş nebâşed” adlı Mahur Kar’ında sergilediği icra yaklaşımı, seyircinin konsere tarihsel bir ağırlıkla başlamasını sağladı. Bestecilerin eserlerindeki üslûp geçişlerini ustalıkla yöneterek her bestekârın estetik dilini birbirine karıştırmadan sunmayı başardı. Özellikle Şehnaz ve Nihavend eserlerdeki yorumu konserin dramatik doruk noktalarını oluşturdu. 20. yüzyılın bestekârları Şevki Bey, Selâhaddin Pınar ve Alâeddin Yavaşça’nın eserlerinde ise duygusal yoğunlukla tekniği dengede tutan bir performans sergiledi.

Programın kanun icrasını üstlenen Dr. Kadriye Bozkurt Hepkorucu, repertuvarın dönemsel çeşitliliğini çalgısına uyarlarken büyük bir ustalık gösterdi. Bozkurt Hepkorucu’nun icrası hem temiz bir mızrap tekniğine hem de makam geçkilerinde yüksek bir dikkat seviyesine sahipdi. Özellikle ağır semai ve yürük semai formlarında eserin ritmik omurgasını sağlamlaştırması, solistle kurulan diyalogun da net duyulmasını sağladı. Mahur ve Hüzzam taksimleri konserin en estetik dokunuşlarındandı. Kanunun tınısını, dönemsel seyri bozmadan bir ifade alanına taşıyabilmesi de sanatçının geniş sahne tecrübesinin bir göstergesi niteliğindeydi.
Bu konseri özel kılan yalnızca güçlü icralar değil; repertuvar seçiminin bilinçli olarak kronolojik bir müzik tarihi anlatısı oluşturmasıydı. Merâgî’den başlayıp günümüz bestecilerine kadar ulaşan çizgi, klâsik Türk müziğinin yalnızca “geçmişten kalan bir miras” değil; yaşayan, dönüşen ve hâlâ üretmeye devam eden bir sanat olduğunu hatırlattı. İki kadın akademisyen-sanatçının aynı sahnede yer alması, özellikle klâsik Türk müziği performans alanında kadın temsilini güçlendiren önemli bir görüntü oluşturdu. İcranın teknik temizliği, eserler arasındaki akıcı geçişler ve sahnenin sade ama anlamlı kullanımı; konseri hem akademik hem de estetik açıdan değerli bir çalışmaya dönüştürdü. İki sanatçının yüksek nitelikli yorumları sayesinde klâsik Türk müziğinin geniş zamanlı estetiğini dinleyiciye sezdiren etkileyici bir performans ortaya çıktı. Dr. Gülşah Sönmez’in güçlü vokali ve Dr. Kadriye Bozkurt Hepkorucu’nun zarif ve derinlikli kanun icrası, bu müzikal yolculuğu hem duygu hem tarih bakımından tamamlayan iki önemli unsur oldu.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.