“TÜRKİYE’NİN KARŞI KARŞIYA OLDUĞU SORUNU GERÇEK ANLAMDA GÖREN TEK POLİTİKACI PROF. DR. ÜMİT ÖZDAĞ’DIR”

Siyaset 30.03.2024 - 09:16, Güncelleme: 30.03.2024 - 09:21 350+ kez okundu.
 

“TÜRKİYE’NİN KARŞI KARŞIYA OLDUĞU SORUNU GERÇEK ANLAMDA GÖREN TEK POLİTİKACI PROF. DR. ÜMİT ÖZDAĞ’DIR”

SEÇKİNHABERTV- DEVA Partisi Milli Güvenlikten Sorumlu Eski Genel Başkan Yardımcısı Dr. Yasemin Bilgel, “Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunu gerçek anlamda gören tek politikacı Prof. Dr. Ümit Özdağ’dır” dedi. Dr. Yasemin Bilgel, Türk dış politikasını değerlendiren bir makale yazdı.

SEÇKİNHABERTV-DEVA Partisi Milli Güvenlikten Sorumlu Eski Genel Başkan Yardımcısı Dr. Yasemin Bilgel, “Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunu gerçek anlamda gören tek politikacı Prof. Dr. Ümit Özdağ’dır” dedi. Dr. Yasemin Bilgel, Türk dış politikasını değerlendiren bir makale yazdı. Dr. Yasemin Bilgel: Dış politika, AKP’nin en iddialı olduğu alanlardan biri. Erdoğan, Türkiye’nin AKP öncesi Türk dış politikasını pasif, boyun eğen, içe dönük bir dış politika olarak adlandırarak Türkiye’yi uluslararası sistemde aktif bir aktöre dönüştürmeyi büyük başarısı olarak senelerdir iç ve dış kamuoyuna pazarlıyor. Şüphesiz yirmi birinci yüzyılın “Türkiye Yüzyılı”, Erdoğan’ın “Dünya Lideri”, Türkiye’nin bir “büyük güç” olması seçmenin kulağına hoş geliyor ve millî gururu okşuyor. Acı gerçek şu ki kulağa hoş gelen bu söylemler tam da AKP dış politikasının neden Türkiye’yi güvensizleştirdiğinin altında yatan zihniyete, dış politika bilmezliğine işaret ediyor -Erdoğan rejiminin bir orta güç olan Türkiye’yi sanki bir büyük güçmüş gibi davranarak güvenliğini tehlikeye atan dış politika anlayışsızlığına. Oysa Erdoğan’ın küçümsediği Eski Türkiye’nin temkinli dış politikası Türkiye’nin bir büyük güç olmadığının farkındalığı ile oluşturulan gerçekçi bir dış politikaydı. AKP döneminde ise Türk dış politikası adeta Türkiye bir büyük güçmüş edasıyla Türkiye’nin gücünün ve kaynaklarının kısıtlarını bilmeden yürütüldü ve yürütülüyor. Sonuç ise güvenliği tehlikeye atılmış bir Türkiye. Güvenlik derken tam da AKP’nin anlamadığı güvenlikten bahsediyorum: iç güvenlik/istikrar. Çünkü büyük güç olan ve büyük güç olmayan devletlerin önemli farklarından biri güvenliklerinin çok boyutlu, iç güvenlik/istikrar ve dış güvenliklerinin birbiri ile bağlantılı olmasıdır. Bu nedenle büyük güç olmayan devletlerin dış politikalarını yürütürken iç güvenlik/istikrar maliyetini göz önünde bulundurmaları gerekir. Büyük güçlerin durumu ise farklıdır. Büyük güçler sistemde geldikleri konum itibarıyla önemli ölçüde iç güvenlik sorunlarını çözmüş, iç istikrarını sağlamış ve ekonomik durumlarını üst düzeye taşımış ülkelerdir. Zaten aksi takdirde bu kadar rahatlıkla küresel güç projeksiyonuna sahip olup küresel düzeyde müdahalelerde bulunamazlar. Bu tabii ki büyük güçlerin iç istikrar ve ekonomik gelişim problemlerini tamamen çözdüğü anlamına gelmez. Her devletin kısmen iç güvenlik/istikrar problemleri ve ekonomik gelişim ihtiyaçları vardır. Fakat bu büyük güçler için büyük güç olmayan devletlere göre çok daha kısıtlıdır. Daha da önemlisi, iç güvenlik problemlerinin ve istikrarsızlığın büyük güç ve büyük güç olmayan devletler için potansiyel sonucu farklıdır. Büyük güçler iç güvenlik problemi/ istikrarsızlık yaşadıklarında, bu devletlerin dış tehditlere açık hale gelme ihtimali çok düşüktür. Bugün ABD ciddi bir iç istikrarsızlık problemiyle karşı karşıya olsa, Meksika veya Kanada gibi bölgesindeki komşu devletlerin veya sistemdeki diğer devletlerin bu durumdan istifade edip ona saldırma veya iç meselelerine müdahale etme ihtimali yok denecek kadar azdır. Neticede ABD’nin sistemdeki tüm diğer devletlere göre olan güç üstünlüğü bunu büyük ölçüde önler. Tersinden düşünürsek de, Meksika veya Kanada’daki istikrarsızlık ABD için önemli bir iç istikrar problemi yaratmaz. Büyük güçler çok daha rahatlıkla bölgesel istikrarsızlığın sonuçlarıyla başa çıkabilir ve kendilerini koruyabilirler. Fakat Türkiye gibi büyük güç olmayan devletlerin iç istikrarsızlığı bu devletleri dış tehditlere açık hale getirebilir. Bölgesel istikrarsızlıklar, özellikle komşu devletlerdeki istikrarsızlık, bu devletlere sıçrayabilir ve onların güvenliğini ve istikrarını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle büyük güç olmayan devletler, güvenliklerini her iki boyutta da –iç güvenlik/istikrar ve dış güvenlik– düşünmelidir. İran-Irak savaşında tarafsız kalan, Cenevre Anlaşması’na coğrafi kısıt koyan eski Türkiye’nin temkinli dış politika anlayışının temelinde de bölge istikrarsızlığının Türkiye’ye sıçramasını ve Türkiye’de istikrarsızlık yaratmasını önlemeye dayalı stratejik akıl yatıyordu. AKP ise kısa vadede telafisi olmayan tarihî bir hata yapıp Suriye iç savaşına müdahil olarak, radikal savaşçıları silahlandırarak, sınırları korumayarak ve milyonlarca sığınmacıyı Türkiye getirerek Türkiye’yi bölgesel istikrarsızlığın içine attı. Buna bir de sürekli farklılıkların vurgulandığı kimlik siyaseti ile kutuplaştırılan toplum, ekonomik düşüş ve beyin göçü eklendi. Gelinen noktada Türkiye artık “yüksek uyarı” veren, Kırılgan Devletler Endeksi’ne göre 2023 yılında dünyada kırılganlığı en fazla artmış 7 ülkeden biri.[1] Türkiye’nin kırılganlığının her sene artması ve yüksek uyarı vermesi hepimizi endişelendirmeli. Türkiye’nin kırılganlığının artması Türkiye’nin üstünde taşıyabileceğinden daha fazla yük olmasından dolayı devletin çökme potansiyelinin artması demek. Bir başka deyişle, Türkiye’nin her yıl içeriden hızla zayıflaması, istikrarsızlaşması demek. Bugün Türkiye’nin ABD’den sonra en çok insani yardım yapan ülke olması, en fazla sığınmacı barındırması, ABD ve Çin’den sonra en yüksek sayıda diplomatik temsilciliğe sahip olması, öncelikli güvenlik menfaatimiz olmamasına ve askerlerimizin güvenliği için riskler barındırmasına rağmen dünyadaki en kırılgan devlet olan Somali’de üs kurması/güvenlik iş birliği yapması övünülecek gelişmeler değildir. Bu AKP’nin Türkiye’nin bir orta güç olarak kaynaklarının kısıtlılığının farkına varmadığı, dış politikaya “güvenlik” ve “ulusal menfaat” yerine ülkede ve dünyada ses getirmeye odaklı “görünürlük” ve “gösteriş” penceresinden baktığını ortaya koymaktadır. Acı gerçek, AKP’nin dış politikasının Türkiye’yi güçlendirme arzusu yerine “büyük güç taklitçiliği” üstüne kurulu bir dış politika olmasıdır. AKP, adeta ABD’yi örnek alarak, Suriye’de rejim değişikliği operasyonuna girişmiş, diğer devletlerin iç işlerine karışmış, Türkiye’ye bölgesel ve küresel “sorumluluklar” atfetmiştir. Türkiye’ye ABD dış politikasını çizmenin güvenlik bedeli de ağır olmuştur. Eğer AKP’nin hedefi Türkiye’yi güçlendirmek olsaydı, tam tersi bir politika izlerdi. AKP, Türkiye’nin ekonomik gelişimine odaklanır, gelecek için eğitime, teknolojiye ve kurumlara yatırım yapar, ülkenin kaynaklarını öncelikle kendi vatandaşlarımız için harcar ve en kritik olanı ise bölge istikrarsızlığının Türkiye’ye sıçramasını önlemeye yönelik bir dış politika yürütürdü. AKP 22 senedir ülkeyi bu şekilde doğru yönetseydi dahi Türkiye bir büyük güç olmayacaktı. Doğrudur. Ancak Türkiye gelişmiş ve güvenli bir ülke olabilirdi. Bugün ise ekonomisi zayıflamış, güvensizleşmiş ve üstünde taşıyabileceğinden daha fazla yük olan bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Mevcut durumun paradoksu AKP öncesi Türk dış politikasını tarihsel bağlamından kopararak ve stratejik aklını anlamayarak “içe dönük” olarak tanımlayan AKP’nin, Türkiye’yi önümüzdeki yıllarda iç güvenlik/istikrar sorunuyla boğuşmak zorunda bırakarak mecburen içe döndürmesidir. Artık Türkiye’nin hedefi “önce Türkiye” diyerek bölgesel ve küresel sorumluluklardan kaçınıp iç güvenlik ve istikrarına odaklanmak, ülkenin üstünde demografik baskı oluşturan sığınmacı/yasa dışı göçmen sorununu geri dönüş esasıyla çözüm yoluna girmek olmalıdır. Soğuk Savaş döneminde büyük güç olmayan devletleri sınıflandıran ve dış politikalarını inceleyen Michael Handel’in orta güç devletler için söylediği sözü hatırlamak gerek: “Orta güçler, özellikleri itibarıyla, büyük güçlerden ziyade zayıf devletlere benzerler.”[2] Bu nedenle Türkiye gibi orta güç devletlerin temkinli dış politika izlemeleri, güçlerinin/kaynaklarının kısıtının farkına varması ve büyük güç gibi davranmamaları güvenlikleri için zorunludur. AKP ise maalesef bu gerçeği göz ardı etmiştir.
SEÇKİNHABERTV- DEVA Partisi Milli Güvenlikten Sorumlu Eski Genel Başkan Yardımcısı Dr. Yasemin Bilgel, “Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunu gerçek anlamda gören tek politikacı Prof. Dr. Ümit Özdağ’dır” dedi. Dr. Yasemin Bilgel, Türk dış politikasını değerlendiren bir makale yazdı.

SEÇKİNHABERTV-DEVA Partisi Milli Güvenlikten Sorumlu Eski Genel Başkan Yardımcısı Dr. Yasemin Bilgel, “Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunu gerçek anlamda gören tek politikacı Prof. Dr. Ümit Özdağ’dır” dedi. Dr. Yasemin Bilgel, Türk dış politikasını değerlendiren bir makale yazdı.

Dr. Yasemin Bilgel: Dış politika, AKP’nin en iddialı olduğu alanlardan biri. Erdoğan, Türkiye’nin AKP öncesi Türk dış politikasını pasif, boyun eğen, içe dönük bir dış politika olarak adlandırarak Türkiye’yi uluslararası sistemde aktif bir aktöre dönüştürmeyi büyük başarısı olarak senelerdir iç ve dış kamuoyuna pazarlıyor.

Şüphesiz yirmi birinci yüzyılın “Türkiye Yüzyılı”, Erdoğan’ın “Dünya Lideri”, Türkiye’nin bir “büyük güç” olması seçmenin kulağına hoş geliyor ve millî gururu okşuyor. Acı gerçek şu ki kulağa hoş gelen bu söylemler tam da AKP dış politikasının neden Türkiye’yi güvensizleştirdiğinin altında yatan zihniyete, dış politika bilmezliğine işaret ediyor -Erdoğan rejiminin bir orta güç olan Türkiye’yi sanki bir büyük güçmüş gibi davranarak güvenliğini tehlikeye atan dış politika anlayışsızlığına. Oysa Erdoğan’ın küçümsediği Eski Türkiye’nin temkinli dış politikası Türkiye’nin bir büyük güç olmadığının farkındalığı ile oluşturulan gerçekçi bir dış politikaydı. AKP döneminde ise Türk dış politikası adeta Türkiye bir büyük güçmüş edasıyla Türkiye’nin gücünün ve kaynaklarının kısıtlarını bilmeden yürütüldü ve yürütülüyor.

Sonuç ise güvenliği tehlikeye atılmış bir Türkiye. Güvenlik derken tam da AKP’nin anlamadığı güvenlikten bahsediyorum: iç güvenlik/istikrar. Çünkü büyük güç olan ve büyük güç olmayan devletlerin önemli farklarından biri güvenliklerinin çok boyutlu, iç güvenlik/istikrar ve dış güvenliklerinin birbiri ile bağlantılı olmasıdır. Bu nedenle büyük güç olmayan devletlerin dış politikalarını yürütürken iç güvenlik/istikrar maliyetini göz önünde bulundurmaları gerekir. Büyük güçlerin durumu ise farklıdır.

Büyük güçler sistemde geldikleri konum itibarıyla önemli ölçüde iç güvenlik sorunlarını çözmüş, iç istikrarını sağlamış ve ekonomik durumlarını üst düzeye taşımış ülkelerdir. Zaten aksi takdirde bu kadar rahatlıkla küresel güç projeksiyonuna sahip olup küresel düzeyde müdahalelerde bulunamazlar. Bu tabii ki büyük güçlerin iç istikrar ve ekonomik gelişim problemlerini tamamen çözdüğü anlamına gelmez. Her devletin kısmen iç güvenlik/istikrar problemleri ve ekonomik gelişim ihtiyaçları vardır. Fakat bu büyük güçler için büyük güç olmayan devletlere göre çok daha kısıtlıdır. Daha da önemlisi, iç güvenlik problemlerinin ve istikrarsızlığın büyük güç ve büyük güç olmayan devletler için potansiyel sonucu farklıdır.

Büyük güçler iç güvenlik problemi/ istikrarsızlık yaşadıklarında, bu devletlerin dış tehditlere açık hale gelme ihtimali çok düşüktür. Bugün ABD ciddi bir iç istikrarsızlık problemiyle karşı karşıya olsa, Meksika veya Kanada gibi bölgesindeki komşu devletlerin veya sistemdeki diğer devletlerin bu durumdan istifade edip ona saldırma veya iç meselelerine müdahale etme ihtimali yok denecek kadar azdır. Neticede ABD’nin sistemdeki tüm diğer devletlere göre olan güç üstünlüğü bunu büyük ölçüde önler.

Tersinden düşünürsek de, Meksika veya Kanada’daki istikrarsızlık ABD için önemli bir iç istikrar problemi yaratmaz. Büyük güçler çok daha rahatlıkla bölgesel istikrarsızlığın sonuçlarıyla başa çıkabilir ve kendilerini koruyabilirler. Fakat Türkiye gibi büyük güç olmayan devletlerin iç istikrarsızlığı bu devletleri dış tehditlere açık hale getirebilir. Bölgesel istikrarsızlıklar, özellikle komşu devletlerdeki istikrarsızlık, bu devletlere sıçrayabilir ve onların güvenliğini ve istikrarını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle büyük güç olmayan devletler, güvenliklerini her iki boyutta da –iç güvenlik/istikrar ve dış güvenlik– düşünmelidir.

İran-Irak savaşında tarafsız kalan, Cenevre Anlaşması’na coğrafi kısıt koyan eski Türkiye’nin temkinli dış politika anlayışının temelinde de bölge istikrarsızlığının Türkiye’ye sıçramasını ve Türkiye’de istikrarsızlık yaratmasını önlemeye dayalı stratejik akıl yatıyordu. AKP ise kısa vadede telafisi olmayan tarihî bir hata yapıp Suriye iç savaşına müdahil olarak, radikal savaşçıları silahlandırarak, sınırları korumayarak ve milyonlarca sığınmacıyı Türkiye getirerek Türkiye’yi bölgesel istikrarsızlığın içine attı. Buna bir de sürekli farklılıkların vurgulandığı kimlik siyaseti ile kutuplaştırılan toplum, ekonomik düşüş ve beyin göçü eklendi. Gelinen noktada Türkiye artık “yüksek uyarı” veren, Kırılgan Devletler Endeksi’ne göre 2023 yılında dünyada kırılganlığı en fazla artmış 7 ülkeden biri.[1]

Türkiye’nin kırılganlığının her sene artması ve yüksek uyarı vermesi hepimizi endişelendirmeli. Türkiye’nin kırılganlığının artması Türkiye’nin üstünde taşıyabileceğinden daha fazla yük olmasından dolayı devletin çökme potansiyelinin artması demek. Bir başka deyişle, Türkiye’nin her yıl içeriden hızla zayıflaması, istikrarsızlaşması demek.

Bugün Türkiye’nin ABD’den sonra en çok insani yardım yapan ülke olması, en fazla sığınmacı barındırması, ABD ve Çin’den sonra en yüksek sayıda diplomatik temsilciliğe sahip olması, öncelikli güvenlik menfaatimiz olmamasına ve askerlerimizin güvenliği için riskler barındırmasına rağmen dünyadaki en kırılgan devlet olan Somali’de üs kurması/güvenlik iş birliği yapması övünülecek gelişmeler değildir. Bu AKP’nin Türkiye’nin bir orta güç olarak kaynaklarının kısıtlılığının farkına varmadığı, dış politikaya “güvenlik” ve “ulusal menfaat” yerine ülkede ve dünyada ses getirmeye odaklı “görünürlük” ve “gösteriş” penceresinden baktığını ortaya koymaktadır.

Acı gerçek, AKP’nin dış politikasının Türkiye’yi güçlendirme arzusu yerine “büyük güç taklitçiliği” üstüne kurulu bir dış politika olmasıdır. AKP, adeta ABD’yi örnek alarak, Suriye’de rejim değişikliği operasyonuna girişmiş, diğer devletlerin iç işlerine karışmış, Türkiye’ye bölgesel ve küresel “sorumluluklar” atfetmiştir. Türkiye’ye ABD dış politikasını çizmenin güvenlik bedeli de ağır olmuştur.

Eğer AKP’nin hedefi Türkiye’yi güçlendirmek olsaydı, tam tersi bir politika izlerdi. AKP, Türkiye’nin ekonomik gelişimine odaklanır, gelecek için eğitime, teknolojiye ve kurumlara yatırım yapar, ülkenin kaynaklarını öncelikle kendi vatandaşlarımız için harcar ve en kritik olanı ise bölge istikrarsızlığının Türkiye’ye sıçramasını önlemeye yönelik bir dış politika yürütürdü. AKP 22 senedir ülkeyi bu şekilde doğru yönetseydi dahi Türkiye bir büyük güç olmayacaktı. Doğrudur. Ancak Türkiye gelişmiş ve güvenli bir ülke olabilirdi. Bugün ise ekonomisi zayıflamış, güvensizleşmiş ve üstünde taşıyabileceğinden daha fazla yük olan bir Türkiye ile karşı karşıyayız.

Mevcut durumun paradoksu AKP öncesi Türk dış politikasını tarihsel bağlamından kopararak ve stratejik aklını anlamayarak “içe dönük” olarak tanımlayan AKP’nin, Türkiye’yi önümüzdeki yıllarda iç güvenlik/istikrar sorunuyla boğuşmak zorunda bırakarak mecburen içe döndürmesidir.

Artık Türkiye’nin hedefi “önce Türkiye” diyerek bölgesel ve küresel sorumluluklardan kaçınıp iç güvenlik ve istikrarına odaklanmak, ülkenin üstünde demografik baskı oluşturan sığınmacı/yasa dışı göçmen sorununu geri dönüş esasıyla çözüm yoluna girmek olmalıdır.

Soğuk Savaş döneminde büyük güç olmayan devletleri sınıflandıran ve dış politikalarını inceleyen Michael Handel’in orta güç devletler için söylediği sözü hatırlamak gerek: “Orta güçler, özellikleri itibarıyla, büyük güçlerden ziyade zayıf devletlere benzerler.”[2] Bu nedenle Türkiye gibi orta güç devletlerin temkinli dış politika izlemeleri, güçlerinin/kaynaklarının kısıtının farkına varması ve büyük güç gibi davranmamaları güvenlikleri için zorunludur. AKP ise maalesef bu gerçeği göz ardı etmiştir.

Adana türbanlı escort Çukurova türbanlı escort Seyhan türbanlı escort Ankara türbanlı escort Mamak türbanlı escort Etimesgut türbanlı escort Polatlı türbanlı escort Pursaklar türbanlı escort Haymana türbanlı escort Çankaya türbanlı escort Keçiören türbanlı escort Sincan türbanlı escort Antalya türbanlı escort Kumluca türbanlı escort Konyaaltı türbanlı escort Manavgat türbanlı escort Muratpaşa türbanlı escort Kaş türbanlı escort Alanya türbanlı escort Kemer türbanlı escort Bursa türbanlı escort Eskişehir türbanlı escort Gaziantep türbanlı escort Şahinbey türbanlı escort Nizip türbanlı escort Şehitkamil türbanlı escort İstanbul türbanlı escort Merter türbanlı escort Nişantaşı türbanlı escort Şerifali türbanlı escort Maltepe türbanlı escort Sancaktepe türbanlı escort Eyüpsultan türbanlı escort Şişli türbanlı escort Kayaşehir türbanlı escort Büyükçekmece türbanlı escort Beşiktaş türbanlı escort Mecidiyeköy türbanlı escort Zeytinburnu türbanlı escort Sarıyer türbanlı escort Bayrampaşa türbanlı escort Fulya türbanlı escort Beyoğlu türbanlı escort Başakşehir türbanlı escort Tuzla türbanlı escort Beylikdüzü türbanlı escort Pendik türbanlı escort Bağcılar türbanlı escort Ümraniye türbanlı escort Üsküdar türbanlı escort Esenyurt türbanlı escort Küçükçekmece türbanlı escort Esenler türbanlı escort Güngören türbanlı escort Kurtköy türbanlı escort Bahçelievler türbanlı escort Sultanbeyli türbanlı escort Ataşehir türbanlı escort Kağıthane türbanlı escort Fatih türbanlı escort Çekmeköy türbanlı escort Çatalca türbanlı escort Bakırköy türbanlı escort Kadıköy türbanlı escort Avcılar türbanlı escort Beykoz türbanlı escort Kartal türbanlı escort İzmir türbanlı escort Balçova türbanlı escort Konak türbanlı escort Bayraklı türbanlı escort Buca türbanlı escort Çiğli türbanlı escort Gaziemir türbanlı escort Bergama türbanlı escort Karşıyaka türbanlı escort Urla türbanlı escort Bornova türbanlı escort Çeşme türbanlı escort Kayseri türbanlı escort Kocaeli türbanlı escort Gebze türbanlı escort İzmit türbanlı escort Malatya türbanlı escort Manisa türbanlı escort Mersin türbanlı escort Yenişehir türbanlı escort Mezitli türbanlı escort Erdemli türbanlı escort Silifke türbanlı escort Akdeniz türbanlı escort Anamur türbanlı escort Muğla türbanlı escort Bodrum türbanlı escort Milas türbanlı escort Dalaman türbanlı escort Marmaris türbanlı escort Fethiye türbanlı escort Datça türbanlı escort Samsun türbanlı escort Atakum türbanlı escort İlkadım türbanlı escort Adıyaman türbanlı escort Afyonkarahisar türbanlı escort Ağrı türbanlı escort Aksaray türbanlı escort Amasya türbanlı escort Ardahan türbanlı escort Artvin türbanlı escort Aydın türbanlı escort Balıkesir türbanlı escort Bartın türbanlı escort Batman türbanlı escort Bayburt türbanlı escort Bilecik türbanlı escort Bingöl türbanlı escort Bitlis türbanlı escort Bolu türbanlı escort Burdur türbanlı escort Çanakkale türbanlı escort Çankırı türbanlı escort Çorum türbanlı escort Denizli türbanlı escort Diyarbakır türbanlı escort Düzce türbanlı escort Edirne türbanlı escort Elazığ türbanlı escort Erzincan türbanlı escort Erzurum türbanlı escort Giresun türbanlı escort Gümüşhane türbanlı escort Hakkari türbanlı escort Hatay türbanlı escort Iğdır türbanlı escort Isparta türbanlı escort Kahramanmaraş türbanlı escort Karabük türbanlı escort Karaman türbanlı escort Kars türbanlı escort Kastamonu türbanlı escort Kırıkkale türbanlı escort Kırklareli türbanlı escort Kırşehir türbanlı escort Kilis türbanlı escort Konya türbanlı escort Kütahya türbanlı escort Mardin türbanlı escort Muş türbanlı escort Nevşehir türbanlı escort Niğde türbanlı escort Ordu türbanlı escort Osmaniye türbanlı escort Rize türbanlı escort Sakarya türbanlı escort Siirt türbanlı escort Sinop türbanlı escort Sivas türbanlı escort Şanlıurfa türbanlı escort Şırnak türbanlı escort Tekirdağ türbanlı escort Tokat türbanlı escort Trabzon türbanlı escort Tunceli türbanlı escort Uşak türbanlı escort Van türbanlı escort Yalova türbanlı escort Yozgat türbanlı escort Zonguldak türbanlı escort
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seckinhabertv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.