İMAMOĞLU: YAŞADIĞIMIZ ‘EKONOMİK AFET’

SEÇKİNHABERTV- İmamoğlu, yoğun katılım nedeniyle dernek merkezi önünde konuştu. Vatandaşın yaşadığı geçim krizini, ‘ekonomik afet’ olarak tanımlayan İmamoğlu, “Bugün milletimin her ferdi, geçim sıkıntısı yaşamasa, zengin olsa, müreffeh olsa, refah içinde olsa; ben o gün seçim kaybedeyim, umurumda olmaz. Benim umurumda olan, bu milletin huzurlu ve mutlu olması. Bu şehrin şehre ihanet ettiğini ifade eden insanlardan kurtulması lazım. Bir daha onların ihanetine fırsat vermeyeceğiz. Onun için yoksullukla mücadelenin neferi olacağız” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu; hemşeri dernekleri, vakıflar ve sivil toplum kuruluşlarına üye yaklaşık 3000 kişiyle İftar sofrasında buluştu. Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen toplantıda, iftar öncesinde bir konuşma yapan İmamoğlu, Yenikapı’dan Pendik’e geçti. CHP Pendik Belediye Başkan adayı Tarık Balyalı ile birlikte, Sapanbağları Mahallesi’ndeki, “Bosna Sancak Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği”ni ziyaret eden İmamoğlu, dernek önünde toplanan coşkulu bir kalabalıkla karşılandı.

“BUNUN ADI, AİLE BULUŞMASI”

Vatandaşlarla buluşmalarının “miting” olarak adlandırılamayacağını belirten İmamoğlu, “Her karşılandığım ilçede artık bunun adı miting değil. Bunun adı, aile buluşması. Biz kocaman bir aileyiz. Tam ‘aileyiz’ dedim, bir güzel annem de oradan bakıyor bana. Tam öyleyiz. Çoluk, çocuk, bütün hanımefendiler, beyefendiler, gençler hep birlikte buradayız ya, hep birlikte karşılıyorsunuz ya, benim için dünyanın en büyük nimeti. Onun için diyorum ki -bunu içtenlikle söylüyorum- ‘Ne olur Allah'ım, beni bu güzel insanlara mahcup etme, onları mutlu eden bir belediye başkanı olabileyim.’ Gerçekten çok kutsal bir iş bu hizmet. Çok kutsal bir görev, belediyecilik hizmeti” dedi. Alanda bulunan Boşnakça “hoş geldiniz” yazılı dövizi okuyan İmamoğlu, “Ben, bu şehirdeki bütün dilleri öğrenmek istiyorum. Açık ve net. Boşnakçayı da Çerkezceyi da Kürtçeyi de hepsini öğrenmek istiyorum. En azından insanlarımıza ‘merhaba’ diyecek, hal-hatır soracak, kucaklayacak kadar öğrenmek istiyorum. O kadar büyük bir milletiz ki, o kadar zenginiz ki, tarifsiz” diye konuştu.

“KREŞ: DÜNYANIN EN BÜYÜK HİZMETİ”

Dün, Yuvamız İstanbul kreşi öğrencileri ve aileleriyle yaptıkları iftar programını hatırlatan İmamoğlu, şunları söyledi:

“Bu iftarımız, bir ödül gibiydi. 100 kreşimizden gelen çocuklar, anneleri ve babaları, binlerce çocuk…. Cıvıl cıvıl, mini minnacık çocuklar, şu kadar kürsüye tırmanarak, benim yanıma gelecekler, fotoğraf çekilecekler. Neredeyse birbirinin üstüne basarak tırmanacaklar. Binlerce çocuğumuza o hizmeti verebilmenin gururunu yaşıyorum. Ve binlerce çocuğumuzun sayısını iki katına çıkarmak, 200 kreşe ulaşmak, 20 bin çocuğumuza kreş hizmeti vermek istiyorum. Dünyanın en büyük hizmeti. Onların içinden bir çocuk çıkar, bir çocuk dünyanın en önemli bilim insanı olur, insanlığı kurtarır, memleketi kurtarır. O çocukları iyi yetiştirdiğimiz zaman, bunun parayla ölçülecek bir değeri yok. O bakımdan ihmal edilen ne varsa bu şehirde; çocuklara, gençlere, kadınlara, yaşama, hayata, havasına, suyuna, doğasına, çevreye dair ne varsa ihmal edilmiş; 5 yıldır o ihmal edilenleri durdurduk. Yerine, ihmali gidermek için, yeni hizmetler taşıdık. Şimdi bu 5 yıl var ya, sizleri hizmetin en güzelleriyle buluşturmaya devam edeceğimize söz veriyorum.”

“YAŞADIĞIMIZ EKONOMİK AFET”

Vatandaşın yaşadığı geçim krizini, “ekonomik afet” olarak tanımlayan İmamoğlu, “Bunu, kimse hafife almasın. Hafife alan, bu milleti artık kafasından silmiş kişidir. Milletini düşünmeyen bir akıldır. Biz, bununla yüzleşiyoruz ve yüzleşmeye devam etmek zorundayız. Biz, onun için sosyal desteklerimizi 6 katına çıkardık. Ben bu şehrin, bu mahallelerin, bu ülkenin yoksulluğunu konuşmak ister miyim? İstemem. Bu milletin zenginliğini konuşmak isterim. Zenginliğini konuşup, ‘Bu zenginliği daha fazla zengin yapacağız’ demek isterdim

Bu şehirde Kent Lokantası açmak zorundayız, onlar ne kadar küçümserse küçümsesin. 100 bin gencimize burs mu verdik? Daha fazla vermek zorundayız. Bu zor günleri, dayanışmayla atlatacağız. Annelerimiz evlatlarını huzurlu yetiştirsin diye, Anne Kart mı veriyoruz? Daha fazla vermek zorundayız. Bu zor günleri atlatmak zorundayız. Bu zor günleri birlikte atlatabiliriz. Biz, dayanışmanın gücünü ortaya koyuyoruz. Bunların her birisini, ‘Bize oy verin’ diye değil, görevimizi yapmak için bunları size veriyoruz. Sizin olanı, size veriyoruz. Sizin olanı size veriyoruz. Bunu unutmayın” şeklinde konuştu.

 

“UMURUMDA OLAN, BU MİLLETİN HUZURLU VE MUTLU OLMASI”

İktidar kanadının sosyal destekleri, “lütufta bulunuyormuş” gibi yaptığına dikkat çeken İmamoğlu, “Sanki cebinden veriyor gibi, sanki borç veriyor gibi. Yani, ‘Ben sana verdim, sen de bana oyunu ver.’ Ben size bir şey söyleyeyim mi? Bugün milletimin her ferdi, geçim sıkıntısı yaşamasa, zengin olsa, müreffeh olsa, refah içinde olsa; ben o gün seçim kaybedeyim, umurumda olmaz. Benim umurumda olan, bu milletin huzurlu ve mutlu olması. Onun için çocuklarınızdan, gençlerinizden başladım. Onun için şimdi geçim sıkıntısını, ekonomiyi konuşuyorum. Sonuna kadar, bu şehrin kaynaklarıyla açığını kapatacağımız birisi var; onun yanına koşacağız. Kendini sıkıntıda hisseden biri var; onun yanına koşacağız. 6 katı yetmez, 7 kat, 8 kat desteğimizi mi arttıracağız? Arttıracağız. Bu zor günleri aşacağız” ifadelerini kullandı.

“BAKAN DERKEN, ‘ÖYLE BAKANLARDAN’ BAHSEDİYORUM”

“Bunlar gittiğinde, bu memleketin sorununu da bizim anlayışımız, halkçı anlayış çözecek” diyen İmamoğlu, şöyle konuştu:

“Bunlar çözemez. Çünkü, bunların en temel sorunu şu değerli hemşehrilerim: Her şeyi bunlarda bir kişi biliyor. Doğru mu? Şu topluluğun içinde bile, benden daha uzman en az yüz konuda 100 kişi buluruz. Yetişen her insanın değerli olduğunu bilen birisiyim. Onlarda her şeyi bir kişi biliyor. Bir kişi diyor ki; ‘Kanal’ yapacağız. Ya arkadaş diyoruz, ne kanalı? Bizim için İstanbul önemli. Yok diyor kanal yapacağız. Diyor ya ona bakan, böyle bakan yüz kişi… Bakan derken, buraya gelen 17 bakandan bahsetmiyorum. Yani böyle bakan. Ama onlardan da bahsedebiliriz. Sorun yok. Öyle bakar. Onlar öyle diyor, hepsi bir ağızdan, ‘Kanal’ diyor. Ben de soruyorum millete: Kanal mı İstanbul mu? (İstanbul.) Bu kadar. Bir kişi istediği kadar ‘kanal’ desin; o olmaz. Olamaz. Milletin istemediği olmaz. Bu şehrin zaten şehre ihanet ettiğini ifade eden insanlardan kurtulması lazım. Bir daha onların ihanetine fırsat vermeyeceğiz. Onun için yoksullukla mücadelenin neferi olacağız.”

“BİZİ AYRIŞTIRANI DEĞİL, BİZLERİ BİRLEŞTİRENİ SEÇİN”

 

Vatandaşlara, “Bizi ayrıştıranı değil, bizleri birleştireni seçin” şeklinde seslenen İmamoğlu, konuşmasını, “Bizi kutuplaştıranı değil, bizi birbirine düşüreni değil, bize birbirini sevdireni seçin. Bizi oy veren-vermeyen diye ayıranı değil, ‘Millet kazanacak’ diyeni seçin. Partizanlık yapanı değil, partisi ne derse onu yapanı değil; millet ne derse onu yapanı seçin. İstanbul ittifakı, halkın ittifakı, büyük bir vicdan ittifakı diyeni seçin. Biz, İstanbul'un muhafızı olmaya kararlı bir ekibiz ve sizi mahcup etmeyeceğiz” sözleriyle noktaladı. İmamoğlu, coşkulu kalabalığı; CHP Parti Meclisi üyeleri Mahir Yüksel, Baki Aydöner, CHP milletvekili Fethi Açıkel, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, CHP Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Atasoy Bilgin, CHP Pendik Belediye Başkan adayı Tarık Balyalı ve İstanbul Anadolu Yakası Bosna Sancak Derneği Başkanı Erdoğan Erden ile birlikte selamladı.