Gelibolu Yarımadası'ndaki definler işgal sürecinde de sürdü (Özel Haber)

MEHMET BAYER - 05.08.2022 - HİBYA - Çanakkale Savaşları sırasında her iki taraftan hayatını kaybeden askerlerinin definleri Mondros Ateşkes Antlaşması'nın ardından bölgenin işgali sırasında da devam etti.

Birinci Dünya Savaşı'nın bitimiyle savaş esnasındaki şehit definlerinin yerlerine dair konu sıklıkla gündeme geldi, bu durum İtilaf Devletleri'nin kendi askerleri için de geçerli bir hal aldı.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ), Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Barış Borlat, HİBYA'ya yaptığı açıklamada, 7 Şubat 1919 tarihinde Çanakkale’de, Osmanlı komisyonuna gönderilen yazıda, Seddülbahir bölgesinde bulunan Fransız mezarlarının mevcut durumları ve sınırlarının tespitine dair çalışmalar başlatıldığını ifade etti.

Benzer şekilde 13 Haziran 1919 tarihinde 4. Şube Erkan-ı Harp Yüzbaşısı Tevfik Efendi'nin İngilizlere dair gönderdiği gözlem raporunda, ''Anafarta ve Arıburnu muharebe sahalarını tetkik ettikleri, mevcut veya kaybolmuş mezarlarını bularak düzenlemeler yaptıklarını'' ilettiğini aktaran Borlat, ''Bu raporda dikkat çeken husus ise şehitlerimizin kabirleri için henüz herhangi bir girişimin olmadığı ve 'kahramanların, medfun abidelerinin ortadan kaybolacağı' vurgusuydu.'' dedi.

Borlat, sorunun çözümü için mezarların yerini bilen doktor ve subaylardan oluşan bir heyetin kurularak, muharebe sahasında çalışmalarına başlaması vurgusunun yapıldığını, ayrıca bir yandan da Çanakkale Şehitler Abidesi'nin Gazi Süleyman Paşa Türbesi'nin yakınına yapılması için inceleme başlatıldığını söyledi.

 

Harbiye Nezareti'nin bu ve benzeri raporları üzerine 25 Kasım 1920 tarihinde şehitlik inşası ve tanzimi için harekete geçilmesinin istediğini, bu kapsamda Çanakkale'de şehit olmuş askerlerin geride kalan kemiklerini toplayarak, şehitlik oluşturmak için defin müfrezesi kurulduğunu, bu müfrezenin çalışmalarında ''mümkün ise şühedanın isimlerini ve hangi tarihlerde ve nerelerde şehit olduklarının büyük taşlara yazılması'' hususunu da gerçekleştirilmesinin istendiğini aktaran Borlat, şu bilgileri paylaştı:

''Seddülbahir ve Kerevizdere bölgesinde Fransa hükümetinin görevlendirdiği Senegal askeri heyeti sorumlusu Binbaşı Fulozen ile bölgedeki Türk yetkililer inceleme yapmıştır. Bu esnada Fransız ölülerini gömmek için merkezi Kilitbahir’de olan bir Fransız taburundan müfreze görevlendirilmiştir. Bu müfreze tedarik edilen amele marifetiyle değişik mesafelerde 12 mezarlık düzenlemesi yapmıştır. Bu çalışmalar yürütülürken Fransız askerlerinin kemiklerinin toplanması esnasında elbise, ayakkabı, teçhizat gibi ayrıntılardan Türk oldukları anlaşılan şehitler de toplanarak, belirli bölgelere yığılmaya başlanmıştır. Ancak muharebeler süresince siper hatlarının iç içe geçen yapısı nedeniyle tespitte önemli sorunlar yaşanmıştır.'' 

Borlat, bu durumda siperlerin taraflarca ne şekilde el değiştirdiğine ve etrafta bulunan tahkimat ve teçhizattan kime ait olduğuna, bir de bölgedeki Senegal askerlerinden hareketle ırksal (siyahi) ayrıma gidilmeye çalışıldığın dile getirip, şöyle devam etti:

''Tüm bunlara rağmen bazı siperlerde Türk ve Fransız kemikleri birlikte bulunmuştur. Hatta siper yapılamayan birçok alanda çok az bir toprakla kapatılan cesetler tahminle ayrılmaya çalışılmıştır. Bu durumda Fransız makamlarından Türk kemiklerinin Kirte'nin (Alçıtepe) güney batı ve Kanlıdere’nin kuzey sırtları üzerinde, Kilitbahir-Seddülbahir yoluna yakın bir yere toplanarak gömülmesi teklif edilmiş ise de yetersiz personel, malzeme ve amele ücretlerinin ödenmesi sorunu gibi gerekçelerle kabul edilmemiştir. Ancak kendilerine 400-500 lira verildiği takdirde bahsedilen mahallere toplayabileceklerini bildirmişlerdir. Ayrıca şu ana kadar bulunan Türk şehit kemiklerini Kemal Bey Tepesi’ne inşa ettikleri sütunun etrafına topladıklarını, istenirse buraya Türk kemikleri olduğunu gösteren tahta levhaları koyabileceklerini bildirmişlerdir. Bu işlemler için inşaat şubesinden Yüzbaşı Hamdi ve ayrıca irtibat subayı defin işlemlerini yapması için görevlendirilmiştir.''

Barış Borlat, söz konusu müfrezede 1 yüzbaşı, 1 teğmen, 1 çavuş, 3 onbaşı ve 24 askerin görev aldığını, ayrıca müfrezeye 2 araba, 2 beygir, 4 hayvan verildiğini, daha sonra da 2 arabayla takviye edildiğini, böylece bugün tarla vasfında olan 3 noktaya şehitlerin kemiklerinin toplu olarak defnedildiğini kaydetti.

Hibya Haber Ajansı